Dünya senin gibi insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor cümlesine o kadar çok maruz kaldım ki, kendi dünyamla baş başa kaldığımda dünyanın dönmediğine yemin edebilirdim.
Çok çocuklu evlerin kapalı kutuları olarak hiç açılmadan, sıkı sıkıya paketlenmiş ruh halleriyle yaşamış, isimlerinin onlara verdiği ağırlıkla oturdukları yerde büyüyüp gitmişlerdi yavrular.
Çocukluğunda çalışmış, gençliğinde de çalışmış, hep çalışmış, çalışmaktan başka bir şey bilmemiş bir adamın kendini mutlu etmek için kurduğu bir divanı fazla görmüşüz.
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Kitap on altı kısa öyküden oluşuyor. Okuması zevkli, dil sade ve akıcı.En çok Deli Tarla ve Adieu Hala öykülerini sevdim. Bence dili daha ağır, uzun kitaplardan sonra okunabilecek yormayan, güzel bir kitap.
Çok şirin bir çocuk kitabı gibi görünse de, hayır sadece çocuk kitabı değil.. Senin, benim yani 80'li 90'lıların kitabı diyebilirim.
Okurken çoğu kez gülmekten karnınıza bazen de yanaklarınıza ağrılar girebilir mesela. Küçükken hep o sorulan "büyüyünce ne olacaksın" sorusuna buna büyüyünce karar verilmesi gerektiğini söylese de okul tatillerinde dedesinin yanında bakkal çırağı olarak işe başlar Şermin. Böylece eğlenceli olayların ardı arkası kesilmez.
Okurken içinizdeki çocuğun büyümediğini, orada bir yerde muzurluk yapmak için bir köşede sizi beklediğini fark edeceksiniz.