“İkimizde gerçekten iyi ve güzel bir şey bilmesek de; ben yine ondan iyi bir durumdayım; çünkü o hiçbir şey bilmediği halde bildiğini zannediyor. Ben bilmiyorum fakat bildiğimi de düşünüyorum. Demek ben ondan biraz daha bilgiliyim; çünkü bilmediklerimi bildiğimi sanmıyorum.”
Sokrates’e göre bilgi ve erdem birdir; şu anlamda ki bilge insan, neyin doğru olduğunu bilen kişi, ayrıca doğru olanı yapacaktır. Başka bir deyişle, hiç kimse bilerek ve amaçlayarak kötülük yapmaz; kimse kötülük olarak kötülüğü seçmez.
"Tek adım bile olsa mesafe kateden mutlu olmalıdır, Theaetetus. Az yol aldığı için hevesini kaybeden, hiç yol almasa -hatta geri çekilmek zorunda kalsa- ne yapardı? Derler ya böylesi korkaklar bir şehri asla fethedemez; ama biz, bunca akıl yürütmekle hisarları ele geçirdik sayılır. Bundan sonrası çok daha kolay."
"Hiçe cümlede yer verilmiyorsa her şey hakikatten ibaret olmalıdır; fakat hiçin de yeri varsa gerçek dışı şeyler düşünmek ve söylemek mümkündür; çünkü olmayanı düşünmek ya da söylemek gerçeğin dışına çıkmaktır ki düşünce ve konuşma alanında vücut bulur."
"Ne var ki filozof, mantık sayesinde varoluş kavramıyla bağını sürdürür ancak aslında o da karanlıkta sayılır; çünkü içinde bulunduğu aydınlık göz alıcıdır ve çoğu insanın ruhu, bu ilahi ışığı görmeye dayanamaz."
Kitapta sofist nedir, kime denir, filozof nedir ve filozof ile sofistin tanımları ne şekile ayrılır gibi sorular üzerine konuşulmuş. Diyaloglar halinde bu soruları degerlendirip düşüncelerini paylaşmış yazar.
Sofistleri dolandırıcı, göz boyayan insanlar gibi görürken filozoflara değer veriyor ve kendisi de kitabın ana konusundan bağımsız olarak birçok konuda felsefe yapıyor.
Biraz da kişisel gelişim üzerine tavsiyeler var. Hem felsefe hem de oldukça eski tarihteki ünlü birinin düşüncelerini okumak isteyenlerin ilgisini çekecek türde bir kitap. Eski diye cümleler de fosil olmuş değil. Gayet anlaşılır ve akıcı bir kitaptı.