İyinin içindeki kötüyü, kötünün içindeki iyiyi; Kabil'in bakış açısından bildiğimiz kıssaların içinde Saramago'nun kurgu bineğiyle zaman sıçramalarıyla tanıyoruz. Adem ile Havva'nın oğlu, Habil'in eti tırnağı ama onu öldürüp içinde yaşatanı, Lilith'in şehvetinin kölesi, İbrahim'in oğlunun koruyucu meleği, Sodome ve Gomore'deki masum kadın ve çocukların yüreği, Lut'un hikayesinin tanığı, Eyüb'ün habercisi, Nuh'un insan soyunu devam ettirme mücadelesindeki girişimini bertaraf edeni olarak tanıyoruz Kabil'i. "Gezgin ve sürgün" mahkumiyetinin yolculuğunda Kabil, yazgısındaki onu yaşamaya mecbur eden anlamı ararken bir düelloda buluyor kendini. Vicdan, dürüstlük, mantık sahip olduğu en güzel değerler iken kardeş katili olmayı içinden atamayışını kadim şahsiyetler üzerinden şahit oldukları ile korkusuz bir yüzleşmeyle bırakıyor yeryüzünün sessizliğine... Kabil'in soruları, her seferinde ona hatalarını hatırlattığı muhatabı, tüm bunlar okuru tersköşe yapıyor. Sert bir kitap olduğu söylenebilir bu yüzden tavsiyem okurken hassasiyetlerinizi paranteze almanızdır. Zira sıra dışı bir kitap. Nicelik olarak hacimli olmasa da miras bıraktığı sorular, beyninizde hatırı sayılır bir hacimde şişiyor. Eğlenceli ve bol virgüllü bir anlatıma da sahip.
Romanı mükemmel kılan birçok etken var . Bunlardan bir tanesi kitapta hiç bir şeyin isminin olmaması . İsimsiz bir ülkede isimsiz bir şehirde isimsiz insanların başlarına gelenler anlatılıyor. Diğer bir özelliği ise kitapta nokta ve virgül dışında hiçbir noktalama işaretinin kullanılmamış olması ,oldukça ilginç .
Körlük kitabının konusu ise , İsimsiz bir ülkenin isimsiz bir şehrinde ani bir salgın hastalık başlar. Herkes Beyaz Körlük denilen hastalığa yakalanmaya başlar. Hastalığın özelliği insanları kör etmesi fakat karalık yerine her şeyi bembeyaz görmeleridir.
Salgının yayılması sonrasında devlet önlem olarak hastalığa yakalananları karantina altına alır . Hastalığın ilerlemesi nedeni ile karantina bölgesindeki insanlara kimse yaklaşmak istemez. Bunun üzerine bölgede düzen tamamen bozulur. Çeteler kurulmaya ve güçlü olanın zayıfa eziyet ettiği bir yer haline gelir. İşler daha da kötüye gidince bölge de yaşayan bir doktorun eşi gizlice çete liderini öldürür fakat bu işleri daha da kötüye sürükler. Karantina bölgesinde ayaklanma çıkar ve herkes kaçar. Şehirde de hastalık tamamen yayılmıştır. . . Herkesi esir alan Beyaz Körlük hastalığı etkisini yavaş yavaş kaybeder geride kalan bu salgından çıkarılan dersler kalır , herkes tekrardan görmeye başlar . Covıd19 salgını sebebiyle , kitabı okurken çokça kez yaşanılanları yaşıyorken daha iyi hissederek okudum . Okunması önerilebilecek kitaplardan birisi olarak rafımda yerini aldı .