"Fakat ben biliyordum ki, bu şüphe karşısında, onlar belki de, kendilerine hiç güvenmeyecek, inanmayacak olan insanlar için hür bir memleket kurmak istiyorlardı."
"Ingilizlerin bizi bu vaziyete sokmalarına şükredelim." "Niçin Arslan Kaptan?" "Çünkü, Hemşire, biz çabuk inanan, yufka yürekli insanlarız. Bize iyi muamele etselerdi, onlara inanır, belki istiklalimizi de kaybederdik."
"Bu adam İngiltere'nin Yakınşark'taki alakasızlığından bahsettikten sonra dedi ki: 'We have bitten off more than we can chew already.' Bu General Long idi. Yüzündeki mert ifade kendisine bir şey söylememe mani oldu. Fakat içimden diyordum ki: "Türkiye sahiden çiğnenemeyecek kadar büyük lokmadır. İngiltere, lokmanın kenarlarını Yunanistan'a çiğnetmek istiyor."
Köprü'de yürürken görünmeyen birtakım gözler alnımdan dimağıma geçip beni teftiş ediyor; etrafımda giden adamların ağızlarında kelepçe, dimağlarında bir çember var zannediyorum. Bütün efkâr ve tahassüs İstanbul'da durmuş gibi.
Halide Edip Adıvar tarafından, Kurtuluş Savaşı'na neden olan ön nedenler, bu yıllarda neler olduğu, işgale karşı direnişin iç cephesi anlatılmış kitapta. Bu kitap objektif tarih kitaplarından farklı olarak Halide Edip'in gözünden, bizzat deneyimlediği olaylardan oluşmaktadır. Bu da kitabı bence hem daha ilginç hem de daha sürükleyici ve merak uyandırıcı yapmıştır.
Kendi anılarından bahsettiği bir kısım da dikkat çekici. Kısaca eklemek isterim: Travmaya binerken azınlık olan biletçinin Türk kadınlarını tartaklıyor ve sövüyor. Yaşlı bir kadın için araya giren Halide'de bu saldırıdan nasibini alıyor. Fakat bu olay esnasında arkalarda duran bir Türk, hemen olaya müdahale ediyor. Elini cebine atıp biletçiyi vurmakla tehdit ediyor.
Bu kısa anının özetinde dikkat çeken kısım ise o zamanlar Türkler'e silah verilmediği.
Bu yazarla ilgili birçok şüphe dedikodusu dolanmakta ancak kitap fikrinizi tamamen değiştirebilir. Bir kadın olarak tehlikeye aldırmadan, bir anne olarak da çocuklarından ayrılmayı işgale yeğleyerek batı bölgesinden Anadolu'ya kaçış süreci oldukça etkileyiciydi çünkü.