Tüm kasaba halkının işleneceğini bildiği bir cinayetin ayrıntıları... Toplumun cinayeti 'kırmızı pazartesi' Toplum duyarsızlığını insan zihnine vura vura anlatan Marquez, sözcüklerin nakışından ziyade, asıl üzerinde durmak istediği toplumsal rollerin ve tabuların geçit vermez ve kırılamaz bir forma dönüşmesidir. Bundan dolayı hazmedilmesi zor bir yapıt. Anlamsızlık içinde anlam yaratan bir toplum, kendi içinde oluşturduğu mantıkla kendini haklı kılıyor. Oluşan bu evrensel tavrı, çekmeceden çıkarıp masaya yatırıyor Marquez.
'"Onu bilinçli olarak öldüldük." demişti Pablo Vicario, "ama biz masumuz." "Belki Tanrı katında öylesinizdir." demişti, Peder Amador. "Tanrı katında da insanların gözünde de." demişti, Pablo Vicario da. "Bu bir namus sorunuydu."' syf48
Farklı toplum yapısına sahip olmamıza rağmen varolan bir gerçek: Namus olgusu. Tüm toplumu kör ve sağır kılabilecek bir güçte. Ve insanın ruhunu köşeye sıkıştıran güçsüz kılma aracı. İşlenen cinayetle temizlenildiğine inanılan bir leke. Bizim toplumumuzda ve yaşadığımız coğrafyada bu kavram 'kadın varlığıyla' ayakta kalıyor, maalesef. Namusun eşiti 'kadın' oluyor. Bekareti zorla ellerinden alınan kadınlar da, bu cinayetin (namusun temizlenmesi olayı) ortadan kaldırılması gereken bir aracına dönüşüyorlar. Kurumsallaşmış bir halde cehaletin seyrini değiştiremiyoruz, kadın olarak. İşlenen cinayet ile failin yakınlarının üzerine geçen lekenin arındığına inanılıyor. Arınan bir şey yok. Kırmızı siyaha dönüyor. Toplumsal tabular... Yerleşmiş yargılar... Akıl tutulması...
Bir ailenin yedi kuşağını ele alan yüzyıllık bir aile geçmişini konu alıyor. Kitaptaki isim benzerlikleri çoğu zaman okumayı zorlaştırıyor, çünkü her yeni doğan bebeğe aynı isimler verilerek soy ağacını bu şekilde devam ettiriyorlar.
İki amca çocuğunun evlenmesiyle birlikte olaylar silsilesi başlıyor ve akraba evlilikleri seneler boyu devam ediyor. Domuz kuyruklu bir bebek dünyaya geliyor. İlginç evet.
İnsan kalabalıklaştıkça yalnızlaşırmış, burada da tıpkı bu yaşanıyor. Her geçen yıl biraz daha yalnızlaşıyorlar.
İlk yüz sayfasında neredeyse okumaktan vazgeçmek çok mümkün, fazlaca yorucu ve sıkıcı. Eğer vazgeçmeyip devam ederseniz kitabın sonunu getirebilirsiniz. Pek etkilendiğimi söyleyemem, ilgi alanıma ve tarzıma uygun bir hikayesi yoktu.