Okudukça daha derin düşüncelere, dalar ya insan bir roman kitabının her sayfasında. İşte bu eser de beni adeta etkisinde bırakıp içinde yaşıyormuşum gibi yoğun duygular , bir his bıraktı bana. Okuması çok zevkli kah güldürüp kah da üzen olayları yaşadığın bir roman. Çalıkuşu öyle içten öyle samimi.Teyzesinin oğluyla evlenecği gün bir kadın tarafından gelen mektupda kamranın isviçrede yaşadığı bir dönem de bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenir. Ve herşeyi birakıp bir anadolunun köyünde öğretmenlik yapmaya başlar. Bir aşk romanı gibi görülse de aslında o dönemin (osmanlı dönemi sonrası) anlatan bir kitap. Mesleği uğruna da verdiği yaşam mücadelesı anlatır. Gittiği her ilde güzelliği yüzünden orda yaşayan insanların çeşitli dedikodularla karşı karşıya gelir. Çalışkuşunun bir daha kamrana kavuşup kavuşmayacagı heyecanıyla kitabın son sayfalarını merakla okudum. Türk edebiyat yazarlarınından Reşat Nuri Güntekinin okuduğum ilk eserlerinden oldu. Bir kez daha okuyacağımı düşünüyorum. Kısa alıntılar: - Ben dün akşam bir karar verdim, - Neye? - Yaşamaya ☺️
(Resûlüm!) Şüphesiz ki biz sana (bu) Kitab’ı, insanlar(ın faydası) için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yola gelirse (bu) kendi lehinedir. Kim de saparsa (bu) ancak kendi aleyhinedir. Sen onların üzerine bir vekil değilsin.❤️
Olmadığınız bir şeyi olmayı hedeflerseniz, başarısızlığa mahkûmsunuz. Kendiniz olmayı hedefleyin. Kendiniz gibi bakmayı, davranmayı ve düşünmeyi hedefleyin. Kendinize en sadık versiyonunuz olmayı hedefleyin. Kendiniz olma haline kucak açın. Kendinizi onaylayın. Sevin. Bunun için çok çalışın. İnsanlar sizi küçümsediğinde ve sizinle alay ettiğinde, onlara kulak asmayın. Dedikodu çoğu zaman üstü örtük bir kıskançlıktır. Oyalanmayın. Direnme gücünüzü koruyun. Yüzmeye devam edin...
“Ve daha önce de söylediğim gibi, eğer biz uygarlaştırıcı bir etkiysek bunun tek nedeni daha büyük parçalar koparmak istememiz. Eğer buna değmediğini görürsek her şeyi bir anda çöpe atabiliriz.”