İnsan geleceği düşünmeye başladığı andan itibaren, yaşamakta olduğu cenneti terk edip anksiyete dünyasına adım atar; üzerine kaygının gri tonu çöker, hırs dürtüsü oluşur, mülkiyet başlar ve düşünceden yoksun, yabanın keyifli hayatiyeti kaybolur.
“Olumsuz duyguların bastırılmasını zorunlu kılan bir ortamda yetişmiş olmak düşmanca eğilimlerin gelişmesine ve insanın kendisine yabancılaşmasına neden olur.”
Aydın sayılan kendine hayranların, yaşadıkları dünyaya kapılarını kapatıp kendilerine kilitlendiği, yalnız kalpler kulübü meyhanelerdeki **, kısır döngü sohbetlerin kültür alışverişi sayıldığı gecelerle geçirilen yıllar.