"Mutlulukta, şanssızlığa karşı verilen mücadelenin ihtişamlarından hiçbiri yoktur. Günahla mücadelenin veya ihtiras ya da şüphe nedeniyle ölümüne altüst oluşların görkemini bulamazsınız mutlulukta. Mutluluğun yüce bir yanı yoktur."
Ilk bölümünde insanları suni olarak nasıl ürettiklerinden bahsediliyor. Az oksijen vererek zeka seviyelerini düşürüyorlar ve işçi grubuna dâhil olacak insanları üretiyorlar. Ya da sıcak havaya maruz bırakarak ileride sıcak bölgelerde yaşamalarını ve o civarın demircilik gibi mesleklerini yapmalarını sağlıyorlar.
Kısaca insanlık artık normal bir şekilde doğup sevgi dolu ebeveynlerin yanında yetişmiyor. Tamamen yapay ve şartlandırma yoluyla istedikleri sınıfları özenle oluşturuyorlar.
Bu yeni uygar dünyanın yanı sıra bir de ayrı bölgelerden bahsediliyor. Uygar dünyada yaşayan, hastalık, ölüm, yaşlanma, ebeveynlere sahip olma ve başkasını sevme gibi "zayıflıklardan" arınmış insanlardan farklı olarak ayrı bölgelerde bizim için normal olan insanlar yaşıyor. Bir anneden doğuyorlar. Bu da uygar dünyadaki insanlar için korkunç bir şey.
Detayları bir kenara bırakırsak müthiş güçlü bir hayal gücü barındıran dystopia kurgusu. 1984, Son Ada, Fahrenheit 451, Otomatik Portakal sevenlerin de ilgisini çekecektir mutlaka. Başlarda kitabı ısınmak biraz zor oluyor yine de bitirmeye değerdi bence.