Erkekler için yaşam sıçrayışlarla doludur: Bir bebek doğar, bir erkek ölür ve bu erkeği sarsar. Çiftliği kurması yitirmesi de öyle. Oysa kadın için yaşam zaman zaman kabarıp çekilen akarsu gibidir. Durmadan akar o su. İnsanlar değişirler ve su akar gider.
Nereye gideceğini bilmiyordu, düşünmemişti bile bunu; bildiği bir tek şey vardı: Bütün bunlara hemen bugün, şu anda bir son vermesi gerekti, yoksa eve dönmeyecekti; çünkü artık böyle yaşamak istemiyordu. Ama nasıl son verecekti Hiçbir düşüncesi yoktu bu konuda. Aslında düşünmek de istemiyordu. Düşünce denen şeyi kovmuştu kafasından; acı veriyordu düşünceleri ona. Bildiği, hissettiği tek bir şey vardı: Şöyle ya da böyle, her şey değişmeliydi; umutsuzlukla, tuhaf bir inançla ve kararlılıkla, değişsin de nasıl değişirse değişsin diye tekrarlayıp duruyordu.
O her şeyin usul usul durulduğu saatlerde Gelsin, yüzünde uçuk bir gülümsemeyle Yaslasın yorgunluğunu gövdemin yaşlı çınarına Serip üstüne yapraklarımın ağırlıksız yorganını Dinlendireyim istemiştim gölgemin serinliğinde Üşütmek istememiştim...
İnsan endişe etmezse küçük hesaplara kapılmaz. Birçok işi bir anda yapmağa çalışmazsa, her an ne yapacağını unutmaz.Bütün kötülükler dalgınlıktan çıkıyor. İnsan nerede olduğunu, ne yapmakta olduğunu her an bilmeli.
Haklı olduğu halde münakaşayı terkedene, cennetin en yüksek yerinde ev inşa edilir. Haklı olmadığı halde münakaşayı terkedene cennetin ortasında ev inşa edilir.
Yıllar boyu en küçük davranışlarınızın, sözlerinizin bile çok önemsendiği, eve geç kaldığınızda bunca merakla beklendiğiniz, bugünden yarına ne yapacağınızı uzun uzun düşünüp kurguladığınız bir dünyadan ayrılmak böylesine kolay olmamalıydı diye düşünürüm hep…