Bu ara sık sık o yalnız balinayı düşünüyorum. Hani diğer tüm balinalardan farklı frekansta bir ses çıkardığı için hiçbiri tarafından duyulmayan, yıllardır okyanusta tek başına dolaşan o kimsesiz balinayı. Herkes aynı şarkıyı söylemek zorunda değil ki. Bunun bedelinin bu kadar ağır olmasına çok kızıyorum. O balinaya büyük bir şefkat duyuyorum, ben ayrılmak istiyorum Osman.
Freud haklıydı: Beyinde bilincin ötesinde olan ama hep tetikte bekleyen ve her an bilinçli düşünce sahnesine çıkabilecek olan bir düşünce deposu olmalıydı.
Dili, bir keman gibi akort etmek gerekir; nasıl ki şarkıcının sesindeki ya da teldeki titreşimlerin gereğinden fazla ya da az oluşu yanlış bir notanın sesini verirse sözcüklerdeki fazlalık ya da yetersizlik de mesajı bozar.
Bazen sen öyle sözler sarfedersin ki, eğer konuşmamış olsaydın günaha girmeyeceğin gibi, şimdi ve ileride de zarara uğramazdın. Bunu bir misalle anlatalım:
Bir cemaatle beraber oturursun. Onlara yolculuklarından bahsedersin. Yolculuk esnasında gördüğün dağları, nehirleri, başından geçen olayları, hoşuna giden yemekleri, elbiseleri, seni
Ne garip, biraz kendini deşmeye kalksa, insan, sonunda olduğunu sandığı kişinin tam tersi çıkıyor. Sokakta görse yüzünü buruşturup asla böyle biri olmak istemezdim dediği kimse,işte o çıkıyor insan.