Bu gece yarısı gözlerim seni akıtıyor. Hesaplaşmalar içinde sensizlikten damlarken, Bir arzu peşinde değilim. Ne siyahım, ne beyazım bu filmde. Sadece duvarda duran acılarım var. Bir de önümde duran şu kısacık hayatım. Her şey tuzla buz olmuş sanki. Akıp gidenler sadece benden değil. Sen de varsın bu anıların içinde. Dağılmış, yorgun ve yaralı bir halde. Alacaklı olduğumuz geçmişten geleceğe.
Olmadığınız bir şeyi olmayı hedeflerseniz, başarısızlığa mahkûmsunuz. Kendiniz olmayı hedefleyin. Kendiniz gibi bakmayı, davranmayı ve düşünmeyi hedefleyin. Kendinize en sadık versiyonunuz olmayı hedefleyin. Kendiniz olma haline kucak açın. Kendinizi onaylayın. Sevin. Bunun için çok çalışın. İnsanlar sizi küçümsediğinde ve sizinle alay ettiğinde, onlara kulak asmayın. Dedikodu çoğu zaman üstü örtük bir kıskançlıktır. Oyalanmayın. Direnme gücünüzü koruyun. Yüzmeye devam edin...
Ben ucuz bir romandım. Hayır, kötü bir edebiyatın bile bir gerçekliği vardı: Can sıkıcı taklitçilikleri bile benden gerçekti. Ben yoktum; Hatta ben yokum, olmadım diyemeyecek bir yerdeyim; Kelimeler bile yan yana gelerek beni tanımlamak istemezlerdi. Ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı. Binlerce yıldır söylenen milyonlarca sözden hiç olmazsa biri, beni içine alsaydı! Çok insan için söylendi ama, sana da uygulanabilir denilseydi.
“Olumsuz duyguların bastırılmasını zorunlu kılan bir ortamda yetişmiş olmak düşmanca eğilimlerin gelişmesine ve insanın kendisine yabancılaşmasına neden olur.”
Ne baştan ayağa cennetsin ne de tümüyle cehennemsin. Aynı anda birbirine zıt iki şeysin. İçinde iyilik ve kötülüğü besleyip büyütecek yeteneğe aynı anda rastlayacaksın. Hataya da sevaba da aynı derecede ehliyetli olacaksın. Bir yanın yükselmeye çekecek seni bir yanın düştükçe düş diyecek. Zirvelerle çukurlar arasında gidip geleceksin.
Fikir gövdeden, müstakil değildir. Hareket fikri devam ettirir ve tamamlar. Aksiyon halinde olmayan bir fikir, bizce rüya kadar lüzumsuz ve saçmadır; çünkü yapraksız ve yemişsiz ağaçtır, faydasız yer kaplar.
Hayatımda senin kadar kimseyi sevmedim demek gerçekçi olur mu bilmiyorum. Zaten kıyaslayabileceğim kimseyi de hatırlayamıyorum. Ama senin kadar istikrarla kimseyi sevmediğime eminim, bir daha sevebileceğimi de sanmıyorum...
Kitapların zihinde değil, bedende yer edindiği fikrine sık sık kapılırım. Ya da belki, zihnimizin bir köşesinde saklı kalan bir hatırada duruyorlardır. Tam olarak hatırlayamasam da bazı cümleler ve hikâyeler, bir seçimle karşı karşıya kaldığımda bana yardımcı oluyor.