“Kendisi çirkin, güzel kadın arıyor. Kendisi züğürt, zengin kadın arıyor. Kendisi ortaokulu bile bitirememiş, lise bitirmiş arıyor. Kendisi İstanbul’dan dışarı çıkmamış, kadının dünya görmüşünü arıyor. Kendisi ıslık öttüremez, müzikten anlayan, piyano, keman çalan kadın arıyor. Kendi züğürtse de gönlü zengin.”
Bir insan kurduğunu mükemmelleştiremeyebilir. Fakat kendisini takip edecek olanlara kıymetli bir temel tevdi eder. Ya da bir yol gösterir, ya da bir yolun yanlış olduğunu söyler. Bu insan bir davanın bayraktarı, sıra neferi veya fedaisi demektir.Bir fikir uğrunda fedai olmayı göze almış insan takdirle, minnetle karşılanmalıdır.
Artık olamayacağını biliyorum. Aşk benim kalbimi yakıyor, seninkini yalayıp geçiyor. Ben tam merkezine koyuyorum aşkı hayatımda, sen başka bir şeyin yerine koyuyorsun.
İnsan geleceği düşünmeye başladığı andan itibaren, yaşamakta olduğu cenneti terk edip anksiyete dünyasına adım atar; üzerine kaygının gri tonu çöker, hırs dürtüsü oluşur, mülkiyet başlar ve düşünceden yoksun, yabanın keyifli hayatiyeti kaybolur.
“Artık aldanmak istemiyorum. Beni sevgilerinin ölümsüzlüğüne inandır, korkulardan şüphelerden kurtar. Hiç aldanmamışların o engin iç rahatlığına hasretim. Ayıkla, arıt beni. Bütün insanlar aldanıyormuş, sürekli bir aldanmaymış yaşamak… Ne çıkar Ben artık aldanmak istemiyorum ya! Sen ona bak… Onun için seni erişemeyeceğin bir yere çıkarmayacağım, olduğun gibi seviyorum seni. Olmanı istediğim gibi değil! Hiç olamayacağın gibi değil! Nerdeysen orda dur. Nasılsan öyle kal.”
Kadının saygı görmediği, eşit olmadığı bir evliliğin içinde büyümüş bir çocuğa istediğiniz kadar eşitlikten bahsedin; yerleşmiş davranış kalıbı başka olacaktır.