Eskiden kitap okunurken sayfa kenarlarına notlar alınırmış. Sual yerine, kelimenin son harfi olan lam, cevap yerine de kelimenin ilk harfi olan cim konurmuş. Sual ve cevap gibi...
Eğer metinde lam ve cim yoksa gayet açık demekmiş. Lamı cimi yok, tartışma yok anlamına gelir.
“Otizm, çocukluk döneminde ortaya çıkan ve toplumsal ilişkilerin şu ya da bu ölçüde bozuk oluşu, dil anormallikleri ve oyunlarda görülen yaratıcılık eksiklikleri yoluyla kendini belli eden geniş bir rahatsızlıklar silsilesini kapsar. Saydığımız bu koşullar üzerinde araştırma yapanların çoğu, otizmden mustarip çocukların hasarlı, yani düzenli çalışmayan beyiniere sahip olduğu, ama bu koşulun yüksek zeka ihtimalini hiç bir şekilde dışlamadığı ve hastalığın nedenini oluşturan lezyonun özel bir lezyon olması gerektiği konusunda hemfıkirdir. Simon Baron-Cohen ve diğerleri, bu koşullardan mustarip olan insanın zihin okumakta ortalama (hatta zeka bakımından daha geri) dört yaşındaki çocuklardan daha fazla zorlandıklannı, psikolojik sorunları içinde kilit öneme sahip sorunun da bu olduğunu ileri sürerler. Baran-Cohen'in incelediği otistik çocuklar genellikle istemek, “görmek gibi daha basit zihin durumlarıyla ilgili kavramlar geliştiriyorlardı. Ama inanç ve taklit, bilgi kaynakları ve gizleme araçlarıyla ilgili kavramlar, görünüşle gerçeklik, hayali nesnelerle somut nesneler arasındaki farklarla ilgili kavramlar onları şaşırtıyordu. Son derece yetenekli, başarılı ve kendini gayet iyi ifade edebilen bir otistik olan Temple Grandin, Oliver Sacks'a toplumsal ilişkilerin de kendini Mars'taki bir antropolog gibi hissettiğini söyler: Üç veya dört yaşındaki çocuklar bile insanları benim anlamayı asla ümit edemeyeceğim şekilde 'anlayabiliyorlar, der.
Üstelik bu dönemde Venüs geriliyor, Merkür takla atıyor, Satürn de hulahop çeviriyormuş. Açılarına bir şeyler olmuş. O onun evine girmiş, öteki berikine transit geçmiş, bir şeyler bir şeyler... Yukarıda neler oluyor hiç anlamıyorum. Bu gezegenlerin ne bok yediği belli değil Osman, kozmik tuzaklara düşmeyelim, ben barışmak istiyorum.
Bir zamanlar bütün masumiyetimle yüksek makamlarda oturan, güzel evlerde yaşayan, banka hesabı olan eğitimli insanların ne kadar değerli olduklarına inanırdım.
Artık daha fazla amaçsız dolaşma. Kesinlikle gerçekleştirmek istediğin şeyler için hızlan, boş umutları defet, eğer kendinle ilgiliysen, hâlâ mümkünken kendi yardımına kendin koş.
İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz. Sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehri yaşanır kılan şey iyi yönleriydi.