17.12.2016 O şehir , sen vardın diye değil, Biz vardık diye güzeldi. Sokaklar sesimizle neşelenir , Kuşlar yüreğimizle kanat çırpardı. Yıldızlar biz onları izlerdik diye parlardı. Ve Sisin örttüğü gecede Balıkçı tekneleri bize göz kırpardı. O şehir , Sen vardın diye değil, Biz vardık diye güzeldi. Güneş gülerdi o zaman . O zaman güz yalnızlığı terk ederdi şehri. Yalnız biz kalırdık; iki bardak çay kalırdı masada . Gözlerimiz dalarken denize, Yalnız biz kalırdık o şehirde .
Kendine güvenen üç adam Ve aşka susamış üç kadın. Günlerden bir gün üç adam, Çıkmış karşısına üç kadının .
Olur demiş üç adam , olur sevdik biz üç kadını. Derken zaman durur yürek yanaxr. Ve sever üç kadın da üç adamı sebepsiz.
Seneler geçer , vakit yorgun bir kış gecesi. Üç adam sever üç kadını , hepsi çok mutlu.
An gelir değişir yürek, Ve üç adam cam gibi kırar , Pamuktan da narin üç yüreği.
Üç adam , biraz tedirgin kendinden şüpheli. Ve üç kadın hem öfkeli hem kederli. Sene geçer , vakit tamam bir yürek yangını her yer. Üç kadın umutsuz ... Ve herşeyi kaybeden üç adam pişman, sabaha karşı.
Üç adam , sevdiği belli belirsiz. Ve üç kadın aşka direnen , zamana yenik.
An gelir , kaybeder cesareti üç adam. An gelir gücüne güç, yüreğine acı katar üç kadın.
Zaman geçer , yaralıolsada iyidir artık yürek. Üç adam pişman, Üç kadın düşman...
Yazmak özgürleştiriyor ruhumu. Mürekkebim bitene kadar değil yüreğim sönene kadar yazıyorum / yazacağım. Esir olan kelimelerim özgürlüğüne kavuşuyor hece hece. Yaşım kadar değil acım kadar yazıyorum/ yazacağım. Yazmak gönlümün aynasıdır, Bakıp bakıp yanacağım ya da umulmaz akşamlarda ansızın söneceğim.