“Ve daha önce de söylediğim gibi, eğer biz uygarlaştırıcı bir etkiysek bunun tek nedeni daha büyük parçalar koparmak istememiz. Eğer buna değmediğini görürsek her şeyi bir anda çöpe atabiliriz.”
Unutma. Gerek geleneksel medya gerekse de internet her zaman kötüyü daha çok pompalar. İyilikler kimsenin umrunda değildir çünkü iyiliğin reytingi olmaz.
Kalmak, sinsi bir kaderin sahibinin eşine tutuşturduğu intihar silahı gibidir; aciziyyetin doruklara ulaştığı bir hiçlik hali.Rüyasında koşan bir kötürümün uyanışı kadar ağır ve kaçışı imkansızdır.
Sana verilenlerle yetinme, nasıl yaşaman ve nelere tepki vermen konusunda bu sistemin seni şartlandırmasına izin verme.Ölüm aslında çok yakın insana.Gel gör ki insanlar hiç ölmeyeceklermiş gibi yaşıyorlar.
Beyaz Kale'den sonra Orhan Pamuk'tan beğendiğim tek kitaptır bu. Güzel bir senaryosu var. Slice of Life tarzında, hayatın içinden, insanların günlük uğraş ve problemleriyle ilgili yazılmış bir kurgu. Kitap, ana karakterin yaptığı bir yanlışla başlıyor.
Düzeltmek için çabalamak yerine daha da derine batan ve geleceğini, rüzgarlarının kendisini estiği istikamete götürmesine izin veren tutumuyla hayatının bir döngüde sıkışıp kalmasını, yine durgun ve uyumlu bis üslupla anlatmış yazar.
Bu sebeple hem konusunu hem de karakterlerin sunumunu, gelişimini beğendiğim için Orhan Pamuk'tan öncelikle bu kitabı öneriyorum soranlara.