Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer Ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer Gam karar eyliyemez Hande-i Hurrem de geçer Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer Gece gündüz yok olur, An-ı dem Adem de geçer
Öyle bir an gelir ki, Allah, bütün görünenlerden daha âşikâr olarak görünür. Ama kime? İşte sözü geçen dört gözünü birden kullanabilenlere... İkisi başta, ikisi de kalpte yer alan bu dört gözüyle bakmasını bilenlere... Eşya onlar için ayna oluyor, yani aynaya dönüşüyor.
Tavsiyeler arasında çoğu kez karşılaştığım bu kitap yazarla tanışmama vesile olanlara teşekkür ediyorum. Sosyal medyada sıkı takıpçisi olmasam da ara ara yazılarınu beğenerek okuyorum. Biyolojik bilgiler ışığında bizi biz yapan vücudumuzdaki hücrelerden bahsedilmiştir. Günümüzde tartışılan konulardan birisi de bağırsağın ikinci bir beyin olduğu ile ilgili görüşler var. Belki çoğumuzun bilmediği mikrobiyota, denen vücudumuzda yaşayan bu minik canlılardır. Bunun %95 bağırsağımızda bulunur. Genel adı olan mikroorganizmalar çok sayıda fazla olduğu için beynimizi ve karakterimizi, kararlarımızı , depresyon , davranışlarımızı , kilo alıp vermemizi doğrudan etkileyen bu canlılar. Herşeyi beyinde bulmayıp bundan sonra bağırsakları daha çok sorgulama kanaatine vardım😊 Sağlıklı bir vücut ,sağlıklı bir mikrobiyotaya sahip olmaktan geçer. Konu itibariyle ilgi alanım olmadığını düşünmüştüm 😁 ama iyiki okumuşum Bana faydası olacağını bildiğim her bilgi bir hazinedir😅 Kendine has üslubu ile sohbet havasında hiç sıkılmadan okuyacağınız bir kitap. Tavsiye ederim ☺️
Hani konuşmuştuk ya insan vücudu tatile giderken ne bulursan tıkıştırdığın bir bavul gibi. Bir kere açtıysan bir daha katiyen aynı şeyleri içine sığdıramıyorsun. İşte benim de kendimi söküp takmaya çalıştığım o gece, bütün organlarımı hatırladım kadarıyla yerlerini yerleştirdikten sonra bir parça dışarıda kaldı.
İnsan birini sevmeye başladığında, onu hatıralarının bir parçası yapabilmek hevesiyle, hayatının geçtiği mekânlara çağırmak için dayanılmaz bir arzu duyar.