pirinç ülkesi pervazlarda beliren ilk bir erik yeşili gibi dağılan tepelere güneş nasıl kayarsa gölge tarlaların üzerinden kalem öylesine kayıyor pirinç kelimelerle
"Derler ki zaman her şeyi iyi edermiş, Zamanla her şey unutulur gidermiş, Bir de bana sor, o gözyaşları ve kahkahalar, Bugün hâlâ canımı yakar, yüreğimi dağlar!"
GELİNLİK BAKARKEN Rahlede ağlayarak Nietzsche okumuş, öyle çıkmıştı sokağa üstüne varılmış çürük bir tez gibiydi dalgın yürürken pazardaki domatesi felsefeyle evermek, elbette daha kötüdür kara bir kışın ağustosa düşmesinden
Yani insanda akıl mı kalır, maç başlamış hayat pahalı gemiler bile yorulurken, yıldızlar usulca eskirken el kadar bir çocuk muydu yoksa zebellah bir polis tam beş kurşun dediler, üstelik gelinlik bakarken
Itri'yi aktar sanan, zevkle döşenmiş o mezbelelik yerlerde her yanı geviş getiren proleter sınıf birincileri, göğüslerinde che ya zevkin doruğunda internet ya gece gündüz tam gaz öss
Nedim'i eşcinselliğiyle bilir, patrona halili gazetede editör korkunç bir terör örgütüdür greenpeace, yırtar cibinliğini denizin hamburgerine şappadanak sos olur hardal gazı halepçenin
yürrrü! de ense tıraşını görelim ey güzeller güzeli sömürü afrikadaki kıyım mı: vahşi hayvanlarla ilgili belgesel programı petrol doyursun gözünüzü lan, ucundan accık almıştık acıdı mı
ben de tam onu diyecektim, lafı ağzımdan aldınız, İbrahim baltayla dalmıştı ya putlara, ama unutmayalım sakın marksı da hangi rektör kesmişti sakalını garibimin dört mefailün kalıbında
gürz atasıdır bombanın demişti gürüz, milattan önce altı yüz engizisyon törenlerinde acemaşiran ya da barışa rock ama en iyisi sanırım: burası kadıköy, burdan çıkış yok
bakire alıp hamile satan bir müfredat bu, tam teresliğe teşne doktor olur fosil buluruz hastalarda hiç kızarmaz yüzümüz onur koluyuz tarihin, nuhun dağa çıkan oğlundandır sulbümüz
Şiir tarafından ihmal edildiğim bütün zamanlarda, kendi halime, yalnızlığıma zalimce bir hayranlık duyuyorum. İçim kabarıyor, bıraksalar da ıssızlarda başım önümde, kendime gömülerek dolaşsam.
şiirler yazmıştım. Ama şimdi, şiir uzak. Uçuşup duran, üstüste gelip birikmeyen şeyler var, içim dolu bunlarla. Biliyorum ki şiir bunlar. Ve şiirin kendindeki huzursuzluk bu.