O yılların acar avcısı, tüfeğini bir kekliğe, bir tavşana doğrultmaya görsün, mümkünü yok tetiğe basamıyor. Dünyanın bütün çiçekleri, çocukları bir bir gözünün önünden gelip geçiyor.Ölen oğlu sesleniyor sanki: "Vurma baba vurma, yazıktır" diyor.
“Ve daha önce de söylediğim gibi, eğer biz uygarlaştırıcı bir etkiysek bunun tek nedeni daha büyük parçalar koparmak istememiz. Eğer buna değmediğini görürsek her şeyi bir anda çöpe atabiliriz.”
Kalmak, sinsi bir kaderin sahibinin eşine tutuşturduğu intihar silahı gibidir; aciziyyetin doruklara ulaştığı bir hiçlik hali.Rüyasında koşan bir kötürümün uyanışı kadar ağır ve kaçışı imkansızdır.
Sence bu yarasa seni çok seviyor mu Sevmez olur mu... Yürekten mi seviyor Kesinlikle. Öyleyse geleceğine emin olabilirsin. Biraz gecikebilir, ama bir gün mutlaka seni bulacaktır.
Ve gönlüm koşmaz oldu maceralar ardında, önünde dün beyazlar giyinirken karakış Bugün sensiz kalan yaz kara bağlar ardında.
Siyah kanatlarını batıya açtı kuşlar, Benden sana haberdir bu çığlıklı uçuşlar. Dereler ardın sıra akmağa koyulmuşlar, Arıyor batan güneş seni dağlar ardında.
Çırpınan Kanatlar Evi, oldukça akıcı anlatımı, samimi diyalogları ve yazarın kurguladığı evrenle sevdiğim fantastik kurgular arasında yerini aldı. Kitabın ilk yarısında daha cok ana karakterimiz Fallon'un yaşamına ve kurgulanan evrenin özelliklerine yer verildiği icin biraz durağandı. Fakat yarısından sonra kargaların işin içine dahil olmasıyla birlikte asıl olaylar başladı ve sayfalar akıp gitmeye başladı. Zaman zaman Fallon karakterinin bir şeyleri farkına varmayısı ve Dante'ye duyduğu takıntılı aşkına sinir olsam da genel itibariyle sevdiğimi söyleyebilirim
Konusundan kısaca bahsetmek gerekirse, ana karakterimiz Fallon, Luce Krallığı'nda yaşayan ve Şişe Dibi adlı bir tavernada çalışan melez bir su fae'sidir. Fakat melez yani yarımlık olduğu için büyü yapamamaktadır. Tavernada edindiği dostları, büyükannesi ve verilen bir ceza sonrası çevresindeki herşeye tepkisizleşmiş katatonik annesi ile birlikte yaşamaktadır. Yıllar önce ilk öpücüğünü Luce prensi Dante'den aldıktan sonra ona derinden bir aşkla bağlanır. Bir gün karşısına Bronwen adlı gizemli bir kadın çıkar ve ona beş demir karga heykelini bulup özgür bırakırsa kraliçe olacağını söyler. Fallon sonunda Dante ile bir ömür birlikte olabilmek için bir fırsat bulmuştur ve bu serüvene atılmaya karar verir. Fakat çıktığı bu serüvende kendine, köklerine, toz kondurmadığı prensi Dante'ye ve krallığa dair akıl almaz gerçeklerle karşılaşır.
Genel itibariyle severek okuduğum bir kitap oldu. Fantastik severlere gönül rahatlığıyla önerebilirim. Benim için 7.5/10 luk bir kitaptı. Kitapta yetişkin bölümler oldukça detaylı yazılmış, kitap genelinde de yetişkin esprilerine ve imalara cokca yer veriliyor. O yüzden yaş uyarısına dikkat etmenizi mutlaka tavsiye ederim
İste bu kitaptan sizler için seçtiğim birkaç alıntı:
"Henüz değil fakat Fallon, emin ol ki sana zarar vermek isteyen herkes buna göre muamele görecek."
"Zaman insanların yüzlerini çok hızlı eskitirdi."
"Seni kimsenin incitmesine katlanamam, Fal. Ne kelimeleriyle, ne de hareketleriyle."
Ölümün inkârı, giderek hayatın inkârına dönüşmekte; varoluşsal nevroz, insan ruhunu yurt Gaye yokluğu, modern tecrübeyle birlikte bir gulyabani gibi insanın yolunu kesmekte, hayat anlık hazların doyurulduğu bir ritüeller dizisi olarak algılanmaktadır.
Ne Musa biliyordu vurunca asayı denizin ikiye ayrılacağını,ne de Yusuf biliyordu kuyudan çıkınca Mısır’a sultan olacağını. Ama ikiside biliyordu Rabbine sığınan Kimsenin yarı yolda kalmayacağını . Allah’a güven…
Yıllar yıllar önce bir seminere katılmıştım. O vakitler tanımadığım Hakan Mengüç konuşmacılar arasındaydı. Konuşmasının bir yerinde gözlerimizi kapatmamızı istedi ve bize bir sahil kenarında taş toplattı ama bir sorun vardı benim taşım çok ağırdı ve kaldıramıyordum. Yıllar sonra bile bu seminerden en net hatırladığım görüntü o sahil kenarında o taş ile karşılaşmamdır. Sonra ne oldu, diğer katılımcılara ne söyledi hatırlamıyorum.Kopmuştum sesten, o sahilden başladığım noktaya dönmeden, o taşı kaldıramadan gozlerimi açtım. Şaşırmıştım ve ney sesiyle o taşı düşünüyordum.
Yıllar sonra Hakan Mengüç' ün kitabı elime geçti. Okumaya başladım ama devam edemedim sonra tekrar başka bir kitabı daha buldu beni. Zihnimdeki o taş ile beni buluşturan kişiyle tekrar karşılaşmam tesadüf olamazdı. Sonuç olarak artık ben de tesadüflere inanmıyorum. Bu kitapta Hakan ve Azra'nın yol hikayesini okuyoruz. Kendimize de soruyoruz: Ben böyle bir yolculuğa çıkabilir miydim? Dinlendirici ve akıcı bu kitabın ardından belki günler sürmese de birkaç saatlik minik yolculuklar yapabiliriz.
Ergeninize bir şeyi kabul ettirmek ya da yaptırmak istiyorsanız öncelikle onun olumlu yanlarını vurgulayın, ardından bir cümle ile ondan istediğinizi ifade edin.