Bir grup çocuğun doğaüstü bir dünyaya gitmeleri ve orada yaşadıkları büyülü olayları içeriyor kitap. Çocuk kitabı gibi ama okuması zevkliydi. KPSS sınavına girmeden önce okuması kolay, teferruatsız bir şeyler olsun diye yanıma almıştım ama iki yüz küsür sayfa, yüz sayfa gibi geçti. Akıcı ve okuması rahat bir dili vardı. Filmini izlemenizi de tavsiye ederim.
Açık olmak adına direkt söyleyeyim, hiç beğenmedim. Dört yüz sayfa zaman kaybı gibiydi birçok açıdan. Yazarın kalemi de insanda merak uyandırmıyordu. Bir suç romanı ancak bu kadar yavan, sıkıcı ve aksiyondan uzak olabilir. Polisiye severlere tavsiyem, bu kitapla vaktinizi kaybetmeyin. Ismi pek duyulmamış amatör yazarlar bile daha ilginç bir kitap yazabilirdi. Tabii böyle diyorum ancak güzel olan noktalar da vardı. Olay örgüsü güzeldi. Durağan olmasını bir kenara bırakırsak ters köşe ve kurgunun mantığı açısından ayrıntılar üzerine iyi düşünülmüş bir kitaptı.
Sana verilenlerle yetinme, nasıl yaşaman ve nelere tepki vermen konusunda bu sistemin seni şartlandırmasına izin verme.Ölüm aslında çok yakın insana.Gel gör ki insanlar hiç ölmeyeceklermiş gibi yaşıyorlar.
Kar taneleri, kristallerinin uçlarını iyiden iyiye sivriltmişlerdi.Her düşen tane derin kesikler atıyordu güne. Yırtılan günün arasından ise yaklaşıyordu acı haberin soğuk nefesi.
Bakalım yaşıma kaç kitap sığdırmışım ?? Çoğu kütüphanemde olan kitaplardır. 500'e yakın kitabım vardı. Bir kısmını deprem bölgelerine ve köy okullarına gönderdim. Bir kısmını öğrencilerime hediye ettim. Ödünç alıp okuduklarım da var tabi ki. Okuyup etkilendiğim bir kitap. Kesinlikle okunmalı.
Yazmak özgürleştiriyor ruhumu. Mürekkebim bitene kadar değil yüreğim sönene kadar yazıyorum / yazacağım. Esir olan kelimelerim özgürlüğüne kavuşuyor hece hece. Yaşım kadar değil acım kadar yazıyorum/ yazacağım. Yazmak gönlümün aynasıdır, Bakıp bakıp yanacağım ya da umulmaz akşamlarda ansızın söneceğim.