@berrybutcher
İnceleme
7 gün
Kendi konağında ailesiyle birlikte yaşayan Münire'nin hikayesini okuyoruz. Kitabın on ikinci sayfasında, "Insanlar içinde niceleri aşk yolunda can verdiler. Niceleri cinayet işlediler ve bir nicesi de veremden sararıp solmaktadır. Benim maceramda ise, ne intihar, ne cinayet, ne de hastalık var. Bundan bir roman mezvuu çıkartmak nasıl aklımdan geçebilirdi?" diyor ancak kendi hikayesini okuduktan sonra Münire'ninkinin de küçümsenemeyecek kadar trajik olduğunu anlıyoruz.

Çünkü saydıkları acı verici de olsa, bir genç insanın geleceğini yok sayarak hiç sevmediği birisiyle evlendirmek ve onu tamamen yabancı bir yerde çaresiz yaşamaya mecbur bırakmak da o insanı verem edebilecek bir derttir.

Günümüzde odamızdan çıkmadan uzun süre zaman geçiriyoruz değil mi? Ama yalnız değiliz Münire gibi. Elimizdeki en basit telefonla bile bizim gibi insanları bulup dertleşebiliyoruz. Ancak Münire'nin evlilik günlerini okurken midem bulandı ve başım ağrıdı. O evde geçirdiği zaman boyunca konuşacağı kimsenin olmaması, tamamen yalnızlığa hapsolması ve günümüzde teknolojiden canımız sıkılınca yaptığımız gibi ceketini alıp kafasına göre yürüyüşe çıkamaması oldukça iç karartıcı detaylardı. Zaten o dönemlerde özellikle kadınlar pek dışarı yalnız çıkmıyorlar. Çıkarlarsa da üstü kapalı arabalar ve eşlik eden hizmetliler ile çıkıyorlar.

Ne dışarıda ne içeride, hiç yalnız kalıp ağlayamadığınızı, yürürken taşları ayağınızla sürükleyip kendi kendinize yabancı sokaklara giremediğinizi düşünün cinsiyetiniz ve yaşınız ne olursa olsun. Evde de üstelik, eşiniz olacak insanın sizi aldattığını, üstüne de normal bir sohbeti sürdürecek kapasitesi olmadığını düşünün.

Bence yeryüzünde cehennem bu şekilde olurdu. Hem manevi yalnızlık hem de fiziksel olarak yalnız olamamak.
Hep O Şarkı
Yakup Kadri Karaosmanoğlu - İletişim Yayınevi - 2023