Yazan A.Cahit Zarifoğlu olunca biraz daha zorlaşıyor cümleler. Okurla uğraşmayı seviyormuş ve bence bunda gayet başarılı olmuş. Öylece okuyup geçemiyorsunuz, durduruyor, düşünmemizi istiyor, hatırlatıyor.
Kitap için anı ya da günce tarzında diyebiliriz. Şehir ve tarihler belirtilmiş ama tarihlerde bir sıralama yapılmamış. Farklı ülkelerde bulunduğunu, askerlik dönemini, kız çocuklarını çok sevdiğini, ailesini ve özellikle babasının mektuplarını okuyoruz onunla. Fethi Gemuhluoğlu ile tanıştırıyor bizi. İsmet Özel ile olan bir anısını anlatıyor. Necip Fazıl'dan da bahsediyor tabii ki. Ayrıca kitapta müslüman kimliğine verdiği önemi okuyoruz. Konu yaşamak olunca daha birçok şeye değindiğini görüyoruz.
Kitapta altını çizmediğim sayfa çok azdır. Arada şiirler yazmış bazısı zorlasa da bir şey kaçırmak istemediğim için yavaş yavaş ilerledim. Özellikle Sarıkamış 1974, 5 Ekim yazısını çok sevdim.(syf:91) Çabuk tüketilen, suni cümleler değil okuduğumuz, kitap bitmeden hislerimize takılan soru işaretleri cevaplarını aramak için çoktan yola çıkmış oluyor.
Çok değerli bir inceleme olmuş, tebrik ederim. Ne kadar yazsak az gelecek gibi ama yine de kalemimizden, gönlümüzden, ömrümüzden ne koptuysa düşüyor satırlara. Onu tanıyabilmek için kitaplarında kaybolsak da zor ve ağır dili bizi bir bilinmezliğin içerisine sürüklüyor. Yine de bu yolculuğa değer diyorum. Ona giden her yola değer...