Hasan, çobanla birlikte onun on koyununun olduğu yere gitti. Çoban, Hasan’a şöyle dedi: "Burada on koyunum var, başka hiçbir şeyim yok. Ne malım ne mülküm var. Polisler beni pek sevmez, koyunlarımı otlatırım, arada bir zar zor bulduğum parayla onlara yem alır beslerim. Ama artık çoğu yaşlı ve hastalar. Onlar da bu dünyadan göçüp gidecekler. Gel, sen de benimle ol, derdimizi paylaşalım."
Çoban, hikayesini anlatmaya başladı. Hasan, ailesi tarafından şehre yollanmış, talihsizlikler peşini bırakmamış biriydi. Dağlara düşmüştü ve artık yalnızdı. Çoban, Hasan’la birlikte türkü söylüyor, saz çalıyordu. Bu, çobana iyi gelmişti. İkisi de hemen ısınmış ve dost olmuşlardı. Ancak zamanla koyunlar da bu dünyadan göçtü ve çobanın elinde hiçbir şey kalmadı. O da artık yetmişini devirmişti.
Çoban, Hasan’a şöyle dedi: "Sana başta kızmıştım, neden iş aramazsın, neden çalışmazsın diye. Ama şimdi anladım ki çalışmak istemişsin, aramışsın ama bulamamışsın. Hakkını helal et. Seni görünce, kendimi talihsiz sanırdım, ama sen benden de talihsizsin."
Hasan, sağlık sorunlarıyla boğuşuyordu. Dağlarda kar yiyerek hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Arada bir zenginlerin bahçelerinden meyve çalıp kaçıyorlardı. Hasan, çalmanın kötü olduğunu biliyordu ama karnını doyurmak zorundaydı. Çoban, "Neden çalıyoruz Hasan? Biz birlikte değil miyiz? Bir şekilde yemeğimizi buluruz," dedi. Hasan, çobanın sözlerine uyarak bir ay boyunca çalmadı. Ama açlık onları bitirecekti.
Çoban, "Tamam, haklısın. Çalalım, çalmazsak yaşayamayacağız. Yaşımız yetmişi geçti, bu saatten sonra ne yapacağız ki?" dedi. İkili, dağlarda türküler söyleyerek zaman geçirmeye devam ettiler. Hasan, bir gün ailesinin mezarını ziyaret etti. Çoban da ailesinin kabrini ziyaret ettikten sonra tekrar dağlara döndüler.
Zamanla sağlık sorunları onları iyice etkiledi. Bir gece, Çoban, "Hakkını helal et Hasan. Belki de yarına sahip çıkmayacağız," dedi. Hasan, "Hakkını helal et, sen de benim en iyi dostumsun," diye yanıtladı. İkisi de birbirlerine helallik verdikten sonra sabah vakti dağda soğuktan donarak hayatlarını kaybettiler. Bu hikaye burada sona erdi.