Sırrın Muhafızları
Bir köyün gizemli bilgesi, iki meraklı çocuk ve on yıldır saklanan büyük bir sır... Ormanın derinliklerinde keşfedilmeyi bekleyen bir macera sizi çağırıyor!...
1. Bölüm

Kırçıl Dede Köyün Gizemli Adamı

64 Okuyucu
2 Beğeni
0 Yorum
Sabahın erken saatlerinde kalkan Kırçıl Dede, yanına ekmek ve süt alarak evden dışarı çıktı. Köyün tozlu sokaklarından geçerken kapıların anahtarlık gözünde, perdelerin ardında ve daha nice kör noktalarda meraklı gözlerin üzerinde olduğunu hissederek köyden uzaklaştı ve ormanın derinliklerinde kayboldu.
Kırçıl Dede köyün yaşlılarından biridir. Ve köyün en gizemli adamıdır. Uzamış saçları, göbeğine uzanan kırlaşmış sakalı ile çocuklar arasında masal ve hikayelerde geçen bilge adamları çağrıştırıyordu. Bilge biri miydi? Kendisine sorsan doğa dışında bildiği bir şey yoktu ama köy ahalisine sorsan; şifacı, bilgin, alim, büyücü ve daha nice sıfata sahip biriydi. İnsanlar özünde onu çok sever ama sakladığı sırrı, insanları bir hayli kıskançlıkla harmanlanmış bir kine sevk etmişti. Hep aynı kıyafetleri giyerdi. Yaz kış sırtında inmeyen yıpranmış ceketi, sararmış gömleği ve kahverengi pantolonuyla günlerini geçirirdi. Çocukları evlenmiş ve köyden göçmüşlerdi. O ve karısı tek yaşıyorlardı. Karısı sakin, güler yüzlü, ilgili ve sevecendi. Ne yaptıysa ne ettiyse kocasının sırrını o da öğrenememişti. Köylüler tarafından sürekli rahatsız ediliyordu. Her gün, bir umut insanlar kapısını çalar ve ona sırrı sorarlardı. O da sükûnet içinde kendisinin de bilmediğini söylerdi.
Günler böyle geçerken merakına yenilen bazıları Kırçıl Dede'yi takibe aldılar. Ormanın içine girdiklerinde başta izini sürmek zor olmadı ama ağaçlar ve sarmaşıklar sıklaştıkça onun izinde gitmek zorlaşıyordu. Ağaç gövdelerinin kalınlaştığı, sarmaşıkların geçit vermediği, dikenli ve geniş yapraklı bitkilerin olduğu bir korulukta onu kaybettiler. Bu olay köyde o kadar hızlı yayıldı ki; ağızdan ağıza dolaşarak çeşitli efsanelerin doğuşuna sebep oldu. Kimi kesin büyücüdür ve sihri ile ortadan kaybolmuştur dedi. Kimi alimdir kerameti ile ortadan kaybolmuştur dedi. Kimi de bilmediğimiz alemden biridir aramıza sızmış dedi.
Kırçıl Dede eli dolu gider eli boş dönerdi. Hayvanlarından sağdığı sütün yarısından fazlasını götürürdü. Bu hareketi meraklı bazı köylülere, onun ticaret yaptığını düşündürtüyordu. Köy meydanından geçerken kimseye bakmamaya özen gösterirdi. Ama çocuklar peşini bırakmazdı. Kırçıl Dede deyip onun eline ayağına yapışırlardı. Kırçıl Dede deyişlerine hiç kızmazdı, başlarda büyüklerden duyduğunda biraz alınganlık yapsa da alışmıştı. Çocuklara ise sadece gülümserdi. Çocuklar ona türlü sorular sorarlardı. O da işine gelen soruları cevaplar işine gelmeyenleri kaşlarını çatarak, huysuzluğa bürünerek cevapsız bırakırdı. Sakladığı sır küçük çocukların umurunda değildi onlar ormandan gelen ganimetlerin peşindeydi. Çünkü Kırçıl Dede ormandan her döndüğünde çocuklar için çeşitli meyveler getirirdi. Yaşı biraz daha büyük olan çocuklar ise sırrı büyüklerden çok daha fazla merak ediyorlardı. Bu çocuklardan on üç yaşında olan Alaz ve on iki yaşlarında olan Efsun bu sırrı çözmek için her gün bir araya geliyor ve neler yapacaklarını konuşuyorlardı.
"Efsun, Onu yarın köyün çıkışına kadar takip edelim. Ne dersin?"
"Alaz, Sabahın köründe kalkıyormuş o saatte biz yatıyor olacağız."
Efsun umudu kırılmış bir hoşnutsuzlukla "Doğru" dedi. Ardından "peki ama nasıl yapacağız?"
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar