Ölülerin Güzeli
Soğuk bir ikindi vakti, Hasan, farklı bir iklimin pençesine düşer ve modern bir taziye evine gelir. Burada, insanların davranışları ve ortamın atmosferi onu derinden etkiler. Bir çocuğun içeri girmesi...
1. Bölüm

Beklenmedik Ressamın İpekten Elbiseyi Çizmesi

4 Okuyucu
2 Beğeni
0 Yorum
Rüzgârın olmadığı, soğuğun iliklere işlediği bir ikindi vaktiydi. Yılın ikinci karı yağıyordu. Hasan, bir davet üzerine farklı bir iklimin pençesine düşmüştü. Yolculuğu farklı araçlarla tamamlanmış, kendisini çeşitli ırklardan insanların ve farklı statüde şaşkınların toplandığı modern bir taziye evinde bulmuştu.

Gölün üstü berraktı, ama kasabanın sırtını dayadığı dağ sisli, karlı ve rüzgârlıydı. Hasan’ın üstündeki montun rengi solmuş, ayağındaki botlar iki yıllıktı; sanki fareler kemirmiş gibiydi. Derin bir bilgi birikimi olmasa da iyi bir izleyiciydi. Baktığı her manzarada âlemin kusursuzluğunu örneklendirirdi. İnsanların yüzleriyle pek ilgilenmezdi, ama kulağını tırmalayan konuşmalar oldu mu, bir dedektif edasıyla tüm sezgilerini açardı. Gözleri baykuşunkini andırıyordu. Yaşlı mıydı, yoksa zihnine söz geçiremiyor muydu, anlaşılmıyordu. Bedeni otuzlarında göstermesine karşın, ruhu sanki yolculuğunu bitirmek üzereydi. Gözlerinin etrafındaki kırışıklıklar, hayatın acımasızlıklarından çok zihninin belirsizliklerinden dolayı çoğalmıştı. Cebinde sürekli bir kalem taşırdı, ama onu hiç kullanmazdı. Herkes bu kalemin gizemini merak ediyor, ama kimse nedenini sormaya cesaret edemiyordu. Ellerinde eski bir eldiven vardı. Ayaklarının üşüdüğü, karşıdan bakınca hemen fark ediliyordu. O da, içine düştüğü şaşkın topluluk gibi şaşkındı. Geldiği yer bir taziye eviydi, ama gördüğü manzara ve şahit olduğu muhabbetler bir kahvehane havasından farksızdı. İçerisi sıcaktı, herkesin keyfi yerindeydi. Baş köşede imam ve ölen kişinin akrabaları oturuyordu. Ölen kişi için Fatihalar okunuyordu. Bazıları gülüyor, bazılarının bir elinde telefon, diğer elinde dua vardı. Fatiha suresini içten bir huşuyla okuyan sadece bir kişi vardı: Süleyman. Yaşlı adam, ölümün keskin kokusunu çoktan almıştı. Taziye sahipleri zengindi ve geniş bir çevreye sahipti. Her gelene adeta, “İşte benim namım, işte benim büyüklüğüm,” der gibiydiler. Ölüyü bir Fatiha suresi boyunca hatırlamışlardı. Ardından yine aynı muhabbetler devam ediyordu.

Hasan, şahit oldukları karşısında öfkelendi. “Taziye böyle olmamalıydı,” diye mırıldandı.

Gördüğü manzarayı kelimelerle resmetmeye çalışırken, içeriye bir çocuk girdi. Ağlamaklı bir sesle, “Babaannem nerede? Babaanneme ne oldu?” diye sordu. Etrafına baktı. Çayları taşıyan babasını görür görmez, hemen ayağına yapıştı. Dengesini kaybeden babanın taşıdığı çay tablasından iki bardak düştü. Bardaklar öyle bir hızla yere çarptı ki, mermere değip parçalanana kadar iki saat geçmiş gibi hissettirdi. Zaman yavaşlamıştı. Ama Hasan’ın manzarayı resmetmek için salladığı fırçaları olağan seyrinde hareket ediyordu. Çocuk iki adım geri çekildi. Ardından, “Babaanne!” diye seslendi. Bakışları tavana doğru kaydı. Kollarını açarken, kucağına mayıs ayının sıcacık esintisi doldu.

Hasan, fırçalarını olağan akışında kullanmaya devam ediyordu. Fırçasını tavana doğrulttuğunda, gözlerine inanamadı. Bembeyaz elbiselere bürünmüş yaşlı bir kadın, çocuğa bakıyordu. “Ruhlar gerçekten uçuyor mu?” diye düşündü. Resim için yanında aldığı boyalara baktı, ama istediği rengi bulamadı. Telaşla dışarı çıktı. Çok geçmeden bir avuç kar ile geri döndü. “Resmedeceksem eğer, ölülerin güzelini kar gibi temiz, kar gibi beyaz bir renkle çizmeliyim,” dedi. Ardından, fırçasını titrek darbelerle tuvalin orta üst bölümünde gezdirirdi.

Bu taziye evinde ölülerin güzeli arayan tek kişi bu çocuktu. Demek ki ölüler hatırlandıkça diriliyorlardı. Peki, hatırlananlar nasıl diriliyordu? Ölülerin güzeli şanslı mıydı, yoksa kendi rengini dünyadaki kötü lekelerden korumuş muydu? Bu ipekten uzun elbiseyi çizmek neden bana nasip olmuştu, diye düşündü Hasan.

Ölülerin güzeli çocuğa yaklaştı. Onu kucakladı. Çocuğun gözyaşlarını ipekten elbisesiyle sildi.

Çocuk, hıçkırıklar içinde, “Neredeydin? Seni çok özledim,” dedi.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
@aime
Kitapla
5 saat
Müthiş bir anlatım devamını merakla ve heyecanla bekliyorum