Nasrettin Hoca, tünelin soğuk ve karanlık atmosferinden çıkıp eve döndüğünde zihni karmakarışık bir haldedi. Bu tünelin nereden geldiğini, mezarlıkta ne iş yaptığını ve köyün bu gizemli yapılarla nasıl bir bağlantısı olduğunu anlamak için daha fazla bilgiye ihtiyacı vardı. Ama bir yandan da bu durumun karısı Ayşe Hatun ile bağlı olabileceği şüpheleri zihnini kemiriyordu.
O sabah, Hoca erken saatte kalkıp köyün en yaşlı sakinlerinden biri olan Fatma Nine’nin yanına gitti. Fatma Nine, 90 yaşındaydı ve köyün eski hikayelerini en iyi bilen kişilerden biriydi.
Fatma Nine, Hoca’yı görünce yüzünde küçük bir tebessüm belirdi. “Ah Hoca Efendi, sabah sabah neye bu kadar meraklandın da buralara kadar geldin?” diye sordu.
Hoca, şüpheyle karışık bir heyecanla tüm olan biteni anlattı. Tüneli, mezarı ve içindeki tuhaf yazılarla kaplı kapıyı detaylandırdı. Fatma Nine bir an derin bir nefes aldı ve eski bir hikâyeyi anlatır gibi başladı:
“Ah, evladım, bu köyün lanetinin kaynağını mı merak ediyorsun? Bu çok eskilere dayanır. Rivayete göre yüzyıllar önce bu köyün üzerine bir lanet çökmüş. Köy halkı, gece yarılarında bir bir kaybolmaya başlamış. Kimisi geri dönmemiş, kimisi de tuhaf bir halde dönmüş.”
“Ne demek bu, Nine? Dönenler ne haldeymiş?” diye sordu Hoca, merakla.
Fatma Nine kaşını kaldırarak yavaşça cevapladı. “Ah Hoca, dönenler canlı ama ölmüş gibiymiş. Güzel gözleri kararmış, canlı kanlı yüzleri solmuş. Kısaca, insanlıklarından bir parça kaybolmuş. Şu bizim mezarlıktaki tünel var ya, iste o tünelin altında yatan bir sır bu lanetin kaynağı.”
Hoca, bu anlatılanlardan daha da şaşkına dönmüştü. “Bu lanet neden gelmiş peki? Bizim köyde neden?” diye öğrenmek istedi.
Fatma Nine derin bir nefes aldı. “Bir zamanlar bu köyün üzerinde kara büyü yapan bir adamın yaşadığını söylerler. Bu adam, ölümden korktuğu için kendine ölümüzlük bir beden yaratmak için Şytanla anlaşmış. Ama bunun bedeli köyün tamamının lanetlenmesi olmuş. O gün bugün, bu lanet devam eder.”
Hoca, karısının da bu lanetle bağlı olabileceği ihtimalini iyice düşünmeye başladı. Ama yine de kesin bir kanıt olmadan kimseyi suçlamak istemiyordu.
Köy Halkından Gelen Tepki
Hoca, Fatma Nine’nin anlattıklarından sonra köyün meydanına döndü. Köylülere bu lanet ve tünelle ilgili bir şey bilip bilmediklerini sormak istedi. Ancak köylüler, Hoca’nın sorularından rahatsız olmuş gibiydi. Mehmet Efendi, özellikle şiddetle karşı çıkarak, “Hoca, bu işler tehlikelidir. Ne diye kurcalıyorsun? Kendine de bize de zarar gelecektir,” dedi.
Hoca ise bu tavıra sinirlenmişti. “E peki Mehmet, köyünüzün lanetleşmiş olmasından mı rahatsız olmuyorsunuz? Bunu çözmeden rahat mı edeceksiniz?” diye çıkıştı.
Mehmet, sözlerini geri alır gibi oldu ama yine de bir şey söylemedi. Köylüler, Hoca’nın sözleri karşısında suskun kaldı. Ancak herkesin üzerinde bir korku ve huzursuzluk hali vardı.
Karısı Ayşe Hatun’un Gerçeği
O gece, Hoca tüm olan biteni düşünürken Ayşe Hatun’un hareketlerini dikkatle izlemeye karar verdi. Ayşe Hatun, her zamanki gibi yatağa erken girmişti, ama Hoca uyuyormuş gibi yapıp onu izlemeye devam etti.