Ahh Yaratıcı! diye ekledi yine, bir haykırış yankılandı göklerde.
"Değerdi… yine de değerdi," diye fısıldadı kalbinden gelen bir ses.
Değerdi o gülüş için. Ama ondan ne istemiştin ki, Yaratıcı?
Neden bu kadar incinmişti onun kalbi, neden bu kadar yaralıydı ruhu? Neden üzgündü bu denli?
Sen miydin bütün suçların kaynağı, acısını bize yaşattıklarının, yoksa biz mi taşıdık bu yükleri kendi ellerimizle? diye devam etti söylemlerine.
Oysa hiçbir şey bu kadar acıtmamıştı canını…
Onun da üzgün olduğunu öğrenene kadar.
Bu bilgiyle kalbinin yaraları daha da derinleşmişti.
Şimdi kim durdurabilirdi onu?
Sen mi, Yaratıcı? Yetecek miydi kudretin onun öfkesiyle yükselen gökleri ve fırtınaları durdurmaya?
İçindeki fırtınalar dinmiyordu, alevler söndürülmüyordu.
Parçalansa da bütün içi, bu kadar öfke dolmamıştı yüreği.
"Neden dokundun onun kalbine?" diye isyan etti.
"Neden dokundun ki?"
Bitmiyordu oyunların, Yaratıcı.
Belki de son vermeliydim bütün bunlara, diye düşündü bir an.
Ama yine de pes etmedi. Çabalamaya devam etti; sana, ona ve en çok da kendine rağmen.
Ahh Yaratıcı! diye yükseldi sesi, "Razıydım bir piyon olmaya, razıydım duygularımın hiçe sayılmasına.
Ama tek bir şartım vardı: Onun kalbinde bir sıkıntı olmasın!"
Neden? Neden oynamıştın onunla da, beni daha fazla parçalamak için mi?
Oysa zaten sağlam kalan bir parçam yoktu ki!
Ama yine de razıydım, yeter ki dokunmasaydın ona, diye devam etmişti isyanlarına.
Ama artık çok geçti, dokunmuştu bir kere kalbine.
Dindirmek için kalbindeki ağrıyı konuşmuştu onunla,
ancak dinlememişti onu. Neden dinlememişti ki? Korkuyor muydu yoksa duygularının değişecek olma ihtimaline karşın.
Yine de pes etmemişti, çabalamaya devam ediyordu. Sana, ona ve en çok da kendine rağmen. En çok bu mahvetmişti onu, dayanamazdı ona dokunulmasına.
Bağırmak istedi, haykırmak istedi.
Bütün Zamana ve mekâna meydan okumak, devirmek istedi hepsini.
Ama ne yapabilirdi ki?
Tüm denemeleri cevapsız kalıyordu.
Bir yol lazımdı ona; bir işaret, bir ışık.
Ahh Yaratıcı! diye devam etti sözlerine,
"Yetmedi mi artık bu oyunların?
Ne olurdu bu kez ihtiyacım olan yolu göstersen tüm kudretinle?" diye haykırmıştı göklere.
Kendisi için bir şey istememişti ki…
Onun için istemişti sadece.
"Onunla ya da onsuz, yeter ki mutlu olsun!" diye dua etmişti geceler ve göz yaşları boyunca.
Bu sefer duyar mıydı Yaratıcı?
Haykırışları boşlukta mı yankılanırdı yine?
Yaramadıysa bir işe haykırışları, görülmediyse göz yaşları,
duyulmadıysa isyanları, bütün gizem dua etmekte miydi gerçekten?
Razıydı her şeye; açtı ellerini göğe.
Onun ismini geçirdi yüreğinden ve aklından.
"Yeter ki mutlu olsun," dedi, bitirdi dualarını.
Ahh Yaratıcı…
"Keşke tüm yükleri benim sırtıma yükleseydin!" diye ekledi.
"Yeter ki onun üzülmesine izin verme." diye devam etti.
Ama çabaları yine sonuçsuz kalmıştı.
Düşünceleri ve aklı durmuştu artık, zihni donmuş gibiydi.
Çünkü sadece o vardı zihninde; başka hiçbir şeye yer yoktu, düşünemiyordu artık.
Ve yine de razıydı...
Razıydı, çünkü sadece o vardı tüm dünyasında, sadece o olsun istedi bütün düşüncelerinde...
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar