" Bir ülkeyi yönetirken bazen insan elini kana bulaştırmak zorunda kalıyor. Bu ülke için bir çok kez bunu yapmak zorunda kaldım. Ama ben şerefli bir insanım. Bana sadık olanlara adaletli davranırım öldürtmem."
Kalbimin merkezindeki özbenliğim daima uyanıkığı ve ahlaki zorunluluklarla psikolojik gerçek arasındaki farka işaret ediyordu. İster bu dünyaya, isterse öteki dünyaya dair olsun bu her konuda böyleydi. Örneğin, dini ele alalım. Tanrıyı sevmeniz gerekiyordu ve ben bunu sorgulamadım. Yaklaşık on dört yaşına dek tanrıya ve hakkında söylenenlerin doğru olduğuna inandım.
“O ara kapı vurulur gibi oluyor. Gidip açıyorum: Bir köpek, sınıfa girmek istiyor. Çocukların yokluğuna mı dayanamadı, yoksa sobanın sıcaklığını mı sezdi dışardan?”
İlhas sahibi olursan ihsan sahibi de olursun. Eğer ihsan sahibi olmayı başarırsan zulümle savaşında yol aldın demektir. Unutma ki Peygamberimiz ihsanı, Allah'ı görüyormuşçasına yaşamak olarak tarif eder. Zira sen onu göremesen bile o seni görmektedir."
Kadir Gecesi (Arapça: لیلة القدر), İslam inancına göre Kur'an'ın, Allah tarafından Cebrail adlı melek aracılığıyla Peygamber Muhammed'e vahyedilmeye başlandığı gecedir. Tarihsel olarak Ramazan ayının son günlerinde yer alır. Kur'an'da bu günün ''bin aydan daha hayırlı'' olduğu belirtilmiştir.
İnsan birini sevmeye başladığında, onu hatıralarının bir parçası yapabilmek hevesiyle, hayatının geçtiği mekânlara çağırmak için dayanılmaz bir arzu duyar.