1. Bölüm

Bölüm 1

6 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Bir zamanlar, Şeyh Abdullah adında bir adam vardı. Babası Mahmut’un ölümünden sonra şeyhlik makamına oturdu. Herkes onu çok severdi; vaazlarında İslam kurallarına riayet ettiğini söyler, "Rüşvet haramdır!" diye bağırırdı. Ama geceleri, en yakın adamlarıyla bir araya geldiğinde, "Yirmi milyon yardım geldi," dediklerinde gözleri parlıyordu. "O zaman dağıtalım," dedi, ama çoğunu kendisi aldı, az bir kısmı kaldı. Yani, “Benim payıma düşen, ben de alırım” mantığıyla hareket ediyordu!

Cuma günü, lüks arabasıyla camiye gitti. Vaazında paranın haram olduğunu vurguladı. Ama içindeki çelişki ruhunu kemiriyordu. Zamanla popülaritesi arttı, devletle bağlantılar kurdu. Rüşvet oğlu, "Bizi gör, oğlanı sok polisliğe," dedi. Abdullah, içindeki rahatsızlığa rağmen parayı kabul etti. Yani, “Rüşvet haram ama ben bu haramı alırım, haramın en güzel hali bu!” diyordu.

Bir gün, derneğe gelen bir adam, çocuğunu mektebe göndermek istedi. "Kur'an kursuna yazdır, makul ücretle hallederiz," dedi. Ama çocuklar zorla oradaydı, yüzleri istemiyordu. Abdullah, tarikatını büyütmek için okullar açtı. Ancak bu okullarda yaşanan skandallar ve tacizler medyaya yansıdı. Yani, “Eğitim şart ama bu eğitim biraz ‘şart dışı’ oldu!” diyebiliriz.

Hüseyin Bey, "Bu işin sonu kötü olacak," dedi. Abdullah, gülerek, "Sen kimsin ki bana karşı geliyorsun?" dedi ve Hüseyin’i ve yandaşlarını öldürttü. Zamanla, yolsuzlukları ortaya çıkmaya başladı. Ama gücü, her seferinde bu olayları bastırmayı başardı. "Beni durduramazsınız," diyordu kendine güvenle. Yani, “Benim için her şey yolunda, yolumda engel tanımam!” diye düşünüyordu.

90 yaşında hayatını kaybeden Abdullah’ın ardından tarikatı güçlenmeye devam etti. Ancak muhalifleri arttı. Mahmut, Abdullah’ın ardından başa geçti. Okulda çıkan yangında 1000 kişi hayatını kaybetti, ama ceza almadı. "Bu işin sonu nereye varacak?" diye düşündü, ama korkusunu içe atarak, "Benim için önemli olan güç," dedi. Yani, “Yangın da olsa, ben yine de yanarım ama güç bende kalsın!” diyordu.

Sonunda, Mahmut’un oğlu Hasan ve Hüseyin arasında bir kavga patlak verdi. Hasan, Hüseyin’i öldürdü ve tarikatın başına geçti. Ama yalanlar ve oyunlar gün yüzüne çıktı. Müritler, “Bu işte bir iş var!” diye fısıldamaya başladı. Yani, “Tarikatın başında bir komedi var, ama biz hala izliyoruz!” diye düşündüler. Ve işte, bu hikaye burada bitmiyor; çünkü her komedinin bir devamı vardır, değil mi?Şeyh Abdullah, bir zamanlar sevgiyle anılan,
Babası Mahmut’un ardından, şeyhlik tahtına oturan.
İslam kurallarına riayet eder, herkes övünürdü,
Ama geceleri, paranın peşinde gözleri parıldardı.

"Yirmi milyon yardım geldi," dedi bir dostu,
Abdullah, "O zaman dağıtalım," dedi, gülerek,
Ama çoğunu kendisi aldı, az bir kısmı kaldı,
Güç ve para, onu karanlığa sürükleyen bir yoldaş oldu.

Cuma günü, lüks arabasıyla camiye gitti,
Vaazında rüşvetin haram olduğunu vurguladı,
Ama içindeki çelişki, ruhunu kemiriyordu,
Zamanla popülaritesi arttı, devletle bağlantılar kurdu.

Rüşvet oğlu, "Bizi gör, oğlanı sok polisliğe," dedi,
Abdullah, içindeki rahatsızlığa rağmen, parayı kabul etti.
Bir gün, derneğe gelen bir adam, çocuğunu mektebe göndermek istedi,
"Kur'an kursuna yazdır, makul ücretle hallederiz," dedi.

Ama çocuklar zorla oradaydı, yüzleri istemiyordu,
Abdullah, tarikatını büyütmek için okullar açtı,
Skandallar ve tacizler, medyaya yansıdı,
Hüseyin Bey, "Bu işin sonu kötü olacak," dedi.

Abdullah gülerek, "Sen kimsin ki bana karşı geliyorsun?" dedi,
Hüseyin ve yandaşları, karanlık bir geceye gömüldü.
Zamanla, yolsuzlukları ortaya çıkmaya başladı,
Ama gücü, her seferinde bu olayları bastırmayı başardı.

90 yaşında hayatını kaybeden Abdullah,
Tarikatı güçlenmeye devam etti, ama muhalifleri arttı.
Mahmut, Abdullah’ın ardından başa geçti,
Yangında 1000 can gitti, ama ceza almadı.

Sonunda, Hasan ve Hüseyin arasında bir kavga patlak verdi,
Hasan, Hüseyin’i öldürdü, tarikatın başına geçti.
Ama yalanlar ve oyunlar gün yüzüne çıktı,
Müritler, "Bizi kurtaracak olan, yine biziz," dediler.

Bir gün, bir mürit, "Artık yeter," dedi,
"Gerçekleri görmek zorundayız," diye haykırdı.
Bu hikaye, tarikatın sonunu getiren bir çatışma,
Güç ve para, ruhları karartan bir lanet oldu. Şeyh Abdullah, babası Mahmut'un ölümünden sonra şeyhlik makamına oturdu. İslam kurallarına riayet eden bir adam olarak tanınan Abdullah, herkes tarafından sevilip övülüyordu. Ancak geceleri, en yakın adamlarıyla bir araya geldiğinde, yardım miktarını sorduğunda gözleri parlıyordu. "20 milyon kadar yardım geldi," dedi bir adam. Abdullah, "O zaman dağıtalım," diyerek çoğunu kendisi alırken, az bir kısmını adamlarına bıraktı. Gücün ve paranın cazibesi, Abdullah’ı etkisi altına alıyordu.

Cuma günü, lüks arabasıyla camiye gitti. Vaazında paranın, rüşvetin ve haksızlığın haram olduğunu vurguladı. Bu sözleri söylerken içindeki çelişkiyi bastırmaya çalışıyordu. Zamanla popülaritesi arttı ve devletin içlerine kadar bağlantılar kurdu. Ancak, rüşvet oğlu olarak bilinen bir adam, Abdullah’a yaklaşarak, "Bizi gör bakalım, oğlanı bu ay sınavsız polisliğe sok," dedi. Abdullah, içindeki rahatsızlığa rağmen paraları kabul etti.

Bir gün, derneğe gelen bir adam, çocuğunu mektebe göndermek istediğini söyledi. Abdullah, "Kur'an kursuna yazdır, makul ücretlerle hallederiz," dedi. Ancak, kursa gelen çocukların çoğu, ailelerinin zoruyla oradaydı ve yüzlerinden buraya gelmek istemedikleri belliydi. Abdullah, tarikatını büyütmek için okullar açtı, ama bu okullarda yaşanan skandallar ve cinsel taciz olayları medyaya yansımaya başladı.

Hüseyin Bey, tarikatın oyunlarını bilen bir adamdı ve Abdullah’a karşı sesini yükseltti. "Bu işin sonu kötü olacak," dedi. Abdullah, gülerek, "Sen kimsin ki bana karşı geliyorsun?" dedi ve Hüseyin’i ve yandaşlarını öldürttü. Zamanla, Abdullah’ın yolsuzlukları ortaya çıkmaya başladı. Ancak onun gücü, her seferinde bu olayları bastırmayı başardı. "Beni durduramazsınız," diyordu kendine güvenle.

90 yaşında hayatını kaybeden Abdullah’ın ardından tarikatı güçlenmeye devam etti. Ancak, muhalifleri artmaya başladı. Mahmut, Abdullah’ın ölümünden sonra tarikatın başına geçti. Okulda çıkan yangında 1000 kişi hayatını kaybetti, ama Mahmut yine de ceza almaktan kurtuldu. "Bu işin sonu nereye varacak?" diye düşündü, ama korkusunu içe atarak, "Benim için önemli olan güç," dedi.

Sonunda, Mahmut’un oğlu Hasan ve Hüseyin arasında bir post kavgası patlak verdi. Hasan, Hüseyin’i öldürdü ve tarikatın başına geçti. Ancak, tarikatın yalanları ve oyunları zamanla gün yüzüne çıktı. Müritler, yıllarca şeyhlerine tapmaya devam ettiler. "Bizi kurtaracak olan, yine biziz," dediler. Ama bu hikaye, tarikatın sonunu getiren bir çatışma ile sona erdi. "Artık yeter," dedi bir mürit, "gerçekleri görmek zorundayız."Şeyh Abdullah, babası Mahmut'un ölümünden sonra şeyhlik makamına oturdu. Abdullah, İslam kurallarına riayet eden bir adam olarak tanınıyordu ve herkes tarafından sevilip övülüyordu. Ancak, geceleri en yakın adamlarıyla bir araya geldiğinde, yardımların miktarını sorduğunda gözleri parlıyordu. "20 milyon kadar yardım geldi," dedi bir adam. Abdullah, "O zaman dağıtalım," diyerek çoğunu kendisi alırken, az bir kısmını adamlarına bıraktı. Bu anlarda, gücün ve paranın cazibesi Abdullah'ı etkisi altına alıyordu.

Cuma günü, lüks arabasıyla camiye gitti. Vaazında paranın, rüşvetin ve haksızlığın haram olduğunu vurguladı. Bu sözleri söylerken, içindeki çelişkiyi bastırmaya çalışıyordu. Zamanla popülaritesi arttı ve devletin içlerine kadar bağlantılar kurdu. Ancak, rüşvet oğlu olarak bilinen bir adam, Abdullah’a yaklaşarak, "Bizi gör bakalım, oğlanı bu ay sınavsız polisliğe sok," dedi. Abdullah, içindeki rahatsızlığa rağmen paraları kabul etti.

Bir gün, derneğe gelen bir adam, çocuğunu mektebe göndermek istediğini söyledi. Abdullah, "Kur'an kursuna yazdır, makul ücretlerle hallederiz," dedi. Ancak, kursa gelen çocukların çoğu, ailelerinin zoruyla oradaydı ve yüzlerinden buraya gelmek istemedikleri belliydi. Abdullah, tarikatını büyütmek için okullar açtı, ancak bu okullarda yaşanan skandallar ve cinsel taciz olayları medyaya yansımaya başladı.

Hüseyin Bey, tarikatın oyunlarını bilen bir adamdı ve Abdullah’a karşı sesini yükseltti. "Bu işin sonu kötü olacak," dedi. Abdullah, gülerek, "Sen kimsin ki bana karşı geliyorsun?" dedi ve Hüseyin’i ve yandaşlarını öldürttü. Bu olaydan sonra, Abdullah’ın yolsuzlukları ortaya çıkmaya başladı. Ancak onun gücü, her seferinde bu olayları bastırmayı başardı. "Beni durduramazsınız," diyordu kendine güvenle.

90 yaşında hayatını kaybeden Abdullah’ın ardından tarikatı güçlenmeye devam etti. Ancak, muhalifleri artmaya başladı. Mahmut, Abdullah’ın ölümünden sonra tarikatın başına geçti. Okulda çıkan yangında 1000 kişi hayatını kaybetti, ama Mahmut yine de ceza almaktan kurtuldu. "Bu işin sonu nereye varacak?" diye düşündü, ama korkusunu içe atarak, "Benim için önemli olan güç," dedi.

Sonunda, Mahmut’un oğlu Hasan ve Hüseyin arasında bir post kavgası patlak verdi. Hasan, Hüseyin’i öldürdü ve tarikatın başına geçti. Ancak, tarikatın yalanları ve oyunları zamanla gün yüzüne çıktı. Müritler, yıllarca şeyhlerine tapmaya devam ettiler. "Bizi kurtaracak olan, yine biziz," dediler. Ama bu hikaye, tarikatın sonunu getiren bir çatışma ile sona erdi. "Artık yeter," dedi bir mürit, "gerçekleri görmek zorundayız."Şeyh Abdullah, babası Mahmut'un ölümünden sonra şeyhlik makamına oturdu. Abdullah, İslam kurallarına riayet eden bir adam olarak tanınıyordu ve herkes tarafından sevilip övülüyordu. Ancak, geceleri en yakın adamlarıyla bir araya geldiğinde, yardımların miktarını sorduğunda gözleri parlıyordu. "20 milyon kadar yardım geldi," dedi bir adam. Abdullah, "O zaman dağıtalım," diyerek çoğunu kendisi alırken, az bir kısmını adamlarına bıraktı. Bu anlarda, gücün ve paranın cazibesi Abdullah'ı etkisi altına alıyordu.
Cuma günü, lüks arabasıyla camiye gitti. Vaazında paranın, rüşvetin ve haksızlığın haram olduğunu vurguladı. Bu sözleri söylerken, içindeki çelişkiyi bastırmaya çalışıyordu. Zamanla popülaritesi arttı ve devletin içlerine kadar bağlantılar kurdu. Ancak, rüşvet oğlu olarak bilinen bir adam, Abdullah’a yaklaşarak, "Bizi gör bakalım, oğlanı bu ay sınavsız polisliğe sok," dedi. Abdullah, içindeki rahatsızlığa rağmen paraları kabul etti.
Bir gün, derneğe gelen bir adam, çocuğunu mektebe göndermek istediğini söyledi. Abdullah, "Kur'an kursuna yazdır, makul ücretlerle hallederiz," dedi. Ancak, kursa gelen çocukların çoğu, ailelerinin zoruyla oradaydı ve yüzlerinden buraya gelmek istemedikleri belliydi. Abdullah, tarikatını büyütmek için okullar açtı, ancak bu okullarda yaşanan skandallar ve cinsel taciz olayları medyaya yansımaya başladı. Abdullah, bu olaylar karşısında içsel bir çatışma yaşıyordu, ancak tarikatın büyümesi için bunları görmezden gelmeye çalıştı.
Hüseyin Bey, tarikatın oyunlarını bilen bir adamdı ve Abdullah’a karşı sesini yükseltti. Abdullah, bu tehdidi ortadan kaldırmak için karanlık bir karar aldı ve Hüseyin’i ve yandaşlarını öldürttü. Zamanla, Abdullah’ın yolsuzlukları ortaya çıkmaya başladı, ama onun gücü her seferinde bu olaylarıŞeyh Abdullah, babasının ölümünden sonra şeyhlik makamına oturduğunda, herkes onu bir derviş gibi görüyordu. Ancak gece olunca, karanlığın içinde başka bir yüzü ortaya çıkıyordu. En yakın adamlarıyla bir araya geldiğinde, yardım miktarını duyduğunda gözleri parladı. "20 milyon kadar yardım geldi," dedi bir adam. Abdullah, "O zaman dağıtalım," diyerek masanın üzerindeki paraları işaret etti. "Ama önce, benim payımı alacağım," dedi alaycı bir gülümsemeyle.

Bir akşam, lüks arabasıyla camiye gittiğinde, vaazında paranın haram olduğunu vurguladı. "Rüşvet, toplumun kanseridir," dedi. Ancak vaazdan sonra, rüşvet oğlu olarak bilinen bir adam yanına yaklaştı. "Bizi gör bakalım, oğlanı bu ay sınavsız polisliğe sok," dedi. Abdullah, istemeyerek de olsa paraları gösterip rüşveti kabul etti. "Bunu yapmazsam, seninle işim biter," diye düşündü içinden.

Bir gün, derneğe gelen bir adam, çocuğunu mektebe göndermek istedi. Abdullah, "Kur'an kursuna yazdır, makul ücretlerle hallederiz," dedi. Ancak, kursa gelen çocukların çoğu zorla oradaydı. Abdullah, tarikatını büyütmek için okullar açtı, ama bu okullarda yaşanan skandallar ve cinsel taciz olayları medyaya yansımaya başladı. "Bu işin sonu kötü olacak," dedi Hüseyin Bey, Abdullah’a karşı sesini yükseltti. "Senin yaptıkların, bir gün başına bela olacak."

Abdullah, gülerek, "Sen kimsin ki bana karşı geliyorsun?" dedi ve Hüseyin’i ve yandaşlarını öldürttü. Zamanla, Abdullah’ın yolsuzlukları ortaya çıkmaya başladı. Ancak onun gücü, her seferinde bu olayları bastırmayı başardı. "Beni durduramazsınız," diyordu kendine güvenle.

90 yaşında hayatını kaybeden Abdullah’ın ardından tarikatı güçlenmeye devam etti. Ancak, muhalifleri artmaya başladı. Mahmut, Abdullah’ın ölümünden sonra tarikatın başına geçti, fakat onun da başı belaya girdi. Okulda çıkan yangında 1000 kişi hayatını kaybetti, ama Mahmut yine de ceza almaktan kurtuldu. "Bu işin sonu nereye varacak?" diye düşündü, ama korkusunu içe atarak, "Benim için önemli olan güç," dedi.

Sonunda, Mahmut’un oğlu Hasan ve Hüseyin arasında bir post kavgası patlak verdi. Hasan, Hüseyin’i öldürdü ve tarikatın başına geçti. Ancak, tarikatın yalanları ve oyunları zamanla gün yüzüne çıktı. Müritler, yıllarca şeyhlerine tapmaya devam ettiler. "Bizi kurtaracak olan, yine biziz," dediler. Ama bu hikaye, tarikatın sonunu getiren bir çatışma ile sona erdi. "Artık yeter," dedi bir mürit, "gerçekleri görmek zorundayız."Şeyh Abdullah, babası Mahmut'un ölümünden sonra şeyhlik makamına oturdu. Kişiliğiyle öne çıkan Abdullah, İslam kurallarına riayet eden bir adam olarak tanınıyordu. Herkes onu sever, övgüler yağdırırdı. Gece vakti, en yakın adamlarıyla bir araya geldiğinde, bu yıl gelen yardımların miktarını sordu. "20 milyon kadar yardım geldi," dedi bir adam. Abdullah, "O zaman dağıtalım," diyerek çoğunu kendisi alırken, az bir kısmını adamlarına bıraktı.

Cuma günü, lüks arabasıyla camiye gitti. Vaazında paranın, rüşvetin ve haksızlığın haram olduğunu vurguladı. Zamanla popülaritesi arttı ve devletin içlerine kadar bağlantılar kurdu. Ancak, rüşvet oğlu olarak bilinen bir adam, Abdullah’a yaklaşarak, "Bizi gör bakalım, oğlanı bu ay sınavsız polisliğe sok," dedi. Abdullah istemeyerek de olsa paraları gösterip rüşveti kabul etti.

Bir gün, derneğe gelen bir adam, çocuğunu mektebe göndermek istediğini söyledi. Abdullah, "Kur'an kursuna yazdır, makul ücretlerle hallederiz," dedi. Ancak, kursa gelen çocukların çoğu, ailelerinin zoruyla oradaydı ve yüzlerinden buraya gelmek istemedikleri belliydi. Abdullah, tarikatını büyütmek için okullar açtı, ancak bu okullarda yaşanan skandallar ve cinsel taciz olayları medyaya yansımaya başladı.

Hüseyin Bey, tarikatın oyunlarını bilen bir adamdı ve Abdullah’a karşı sesini yükseltti. Ancak Abdullah, onu ve yandaşlarını öldürttü. Zamanla, Abdullah’ın yolsuzlukları ortaya çıkmaya başladı, ama onun gücü her seferinde bu olayları bastırmayı başardı. Abdullah, yaşlandığında bile yolsuzluklarından vazgeçmedi.

90 yaşında hayatını kaybeden Abdullah’ın ardından tarikatı güçlenmeye devam etti. Ancak, muhalifleri artmaya başladı. Mahmut, Abdullah’ın ölümünden sonra tarikatın başına geçti, fakat onun da başı belaya girdi. Okulda çıkan yangında 1000 kişi hayatını kaybetti, ama Mahmut yine de ceza almaktan kurtuldu.

Sonunda, Mahmut’un oğlu Hasan ve Hüseyin arasında bir post kavgası patlak verdi. Hasan, Hüseyin’i öldürdü ve tarikatın başına geçti. Ancak, tarikatın yalanları ve oyunları zamanla gün yüzüne çıktı. Müritler, yıllarca şeyhlerine tapmaya devam ettiler. Bu hikaye, tarikatın sonunu getiren bir çatışma ile sona erdi.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar