1998 El Nino’nun felaketleriyle geçti; binlerce insan yaşamını yitirirken milyonlar evsiz kaldı, ekonomik kayıp milyonlarca dolardı. Bilim çevreleri son yıllarda doğal felaketlerin doğal olmayan bir sıklıkta tekrarlandığına dikkat çekiyor. Kapitalist egemenlerin "dostlar alış verişte görsün" sözdeliğini aşamayan "çevre zirveleri"ne karşın bir türlü azaltılamayan emisyonlar, ozon tabakasını inceltip, dünyanın damını deliyor; gezegenimizin ateşini yükseltiyor. Orman alanlarındaki azalma hızlanarak sürüyor. Doğal kaynaklar hızla tüketilirken, sentetik ürünlerin doğadaki birikimi bütün canlı türlerini tehdit ediyor. Kısacası dengeleri altüst edilen doğa, insandan öcünü alıyor sanki. Ekolojik yıkım konusunda çok şey yazılıp, söyleniyor. Ancak soru(n), kapitalist çerçeveyi aşan bir eksene oturtulamadığı için "çözüm önerileri" güdük ve yetersiz kalıyor. Elinizdeki kitabın amacı, sadece ekolojik yıkımın boyutlarının bir kez daha belirlenmesi değil, soru(n)un kaynağının saptanarak dönüştürücü, kalıcı ve radikal çözümleri tartışmaya açmaktır. Çünkü, kapitalist vahşetin tahakkümündeki dünya, sarhoş gemi sendromu yaşarken; bilge denizcilerin ve filozofların da dediği gibi "Yönünü bilmeyene hiçbir rüzgar yardımcı olamaz"! "YDD Kıskacında Çevre ve Kent", ekolojik felaketi Marksist bir perspektifle analiz edip, çözüm yolunda Marksist Ekolojinin oynayacağı merkezi rolü saptarken, "Maximo Commandante" Fidel castro gibi düşünüyor: "Neo-liberal küreselleşme, insan soyunun geleceğini tehlikeye atıyor... Dünya çapında tekbiçimli bir kültür dayatıyor... Onca spekülasyon, çevre yağmalaması, kanlı savaşlar, bizi dünya çapında kaçınılmaz bir bunalıma götürüyor... Serbest piyasa talanını yüceltenler, ikiyüzlüdür... Piyasayı din haline getiren tutucu, gerici din adamlarından başkası değillerdir... Özgürlük; kardeşlik ve onurdan geçer. Bu iki kavram ise piyasayla bağdaşır şeyler değildir... Yenen biz olacağız..."