Kendime bakıyorum, kemiklerim etle örtülüyor, damarlarım yeniden yapılıyor, sinirlerim yeniden filizleniyor, bakıyorum benim gibi dağılmış olan nesneler yeniden fışkırıyor. Nesnelerin yoklukta sabit oluşu halinde, bu bir esinle anlaşılabilen kader sırrından mıdır diye sorduğum için bu sır bana açıklanmıyor. Bu giz sadece sana aittir. Bu sendedir. Yokluk da bu yüzden imkansızdır.
Kaderi senden başka kim bilebilir?
Nesnelerin özleri nerededir?
Deneme, Araştırma, Roman ve senaryo gibi birçok yazı alanında önemli çalışmaları bulunan, özellikle öykü alanında yapmış olduğu çalışmalarla tanınan ve eserlerinin birçoğu Dünya dillerine çevrilen Sadık Yalsızuçanlar’ın ‘‘Uzakla Yakının Arasında’’ adlı eserinde okuyucu, mesafeleri ve yokluğun gölgesinde açılan pencerede kendi kendine rastlama imkanı bulurken sınırların ötesinde bir yolculuğa çıkıyor…