Mevlânâ Celaleddin Rumi, Şems’in Tebrizli olmasından dolayı över Tebriz şehrini... Buradaki muhatabı elbette ki Şems-i Tebrizî’dir. O halde Şems kimdir?
Hiç kuşkusuz Şems tarihî bir kişiliktir. Pir, yolcu, iradesinin ve muradının peşinden giden, coşkun yaradılışlı biridir. Ama aynı zamanda Mevlânâ’nın manevi doğurucusudur. Başka bir deyişle Mevlânâ’yı ikinci kere doğuran kişidir. Elinizdeki kitap, Şems-i Tebrizî’nin tasavvufî sözlerinden, fikirlerinden, menkıbelerinden, Mevlânâ ve diğer sûfîlerle konuşmalarından, hayatına dair anekdotlardan meydana gelir.
Nasiru?ddin Sahibzamani’nin Hatt-ı Sevvum adıyla neşrettiği nüsha esas alınarak Türkçeye çevrilen bu kitap, Şems’in örtülü, içsel kişiliğinin bir çözümlemesi gibidir.
O hattat üç çeşit hat yazdı: Birincisini kendisi okudu; başkaları okumadı. İkincisini kendisi de okudu; başkaları da. Üçüncüsünü ne kendi okudu ne de başkaları! (İşte) Bu üçüncüsü benim! Şems-i Tebrizî