Jean-Jacques Rousseau (1712-1778): Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev’den Emile’e, İnsanlar Arasında Eşitsizliğin Kaynağı’ndan İtiraflar’a, insanlık tarihinde çığır açan Aydınlanma düşüncesinin en önemli Romantik düşünür-yazarıdır. Toplum Sözleşmesi’yse (1762) yayımlandığı günden bugüne toplumların birarada yaşayışlarına ilişkin en temel düşünce yapıtlarından biri olma özelliğini sürdürmektedir. Vedat Günyol (1911-2004); Kültür tarihimizin Tercüme Bürosu ruhunu, sonraki dönemlerde yayıncısı olduğu Yeni Ufuklar dergisi ve Çan Yayınları’yla sürdüren en önemli üyelerinden biridir. Rabelais’den Rousseau’ya T. More’dan M. Gandhi’ye uzanan "yalnız ve birlikte" çevirilerinin yanısıra, kendi denemeleri de yirmiyi aşkın kitapta toplanmıştır.
Kitapta toplumu toplum yapan birçok farklı etkenden bahsedilmiş. "Bütün toplumların en eskisi ve tek doğal olanı." Dediği aileden, kölelikten, toplumun durumundan, mülkten, yasama sistemlerinden, toplumsal dinden ve monarşi, demokrasi gibi yönetim biçimlerinden bahsedilmiş her bir bölümde.
Toplumda ortaya çıkması muhtemel sorunları nasıl çözmek gerektiğine dair tavsiyeler vermiş.
Okuduğum ilk kitabı olan Emile tarzında, çok kapsamlı ve üzerine detaylı bir şekilde düşünüldüğü belli oluyordu bu kitabında da. Sosyolojik açıdan birçok yararlı nokta çıkarılabilir ancak daha önce okuyanların yaptığı yorumlara da katılıyorum. Bazı konularda günümüzün değişimlerine doğal olarak uymayan fikirleri de vardı.
İçinde yaşadığınız ve parçası olduğunuz toplumu daha iyi anlamak ve eleştirel şekilde analiz edebilmek için bu kitabın okuyucalara yardımcı olabileceğini düşünüyorum.
"Ahlaki konulardaki olasılık sınırları, hayal ettiğimiz kadar dar değildir. Onları sıkıştıran, bizim zayıflıklarımız, kusurlarımız ve ön yargılarımızdır. Alçak ruhlar büyük insanlara inanmaz, rezil köleler de özgürlük sözcüğünü duyunca alaycı alaycı gülümser. "