Dave Gurney polisiye/dedektif serisi hız kesmeden devam ediyor! Larchfield’ın en nüfuzlu adamı Angus Russell, Harrow Hill’deki malikânesinde boğazı kesilerek öldürülmüştür. Olay mahallindeki DNA ve parmak izleri, kurbana karşı husumeti bulunan belalı Billy Tate`e işaret eder. Ancak bir sorun vardır: Tate, bir gün önce kilisenin çatısından düşerek ölmüştür. Polis, Tate`nin cesedinin kaldırıldığı morgu kontrol ettiğinde cesedin yalnızca ortadan kaybolduğunu değil tabutun içeriden kırılarak açıldığını da keşfeder. Bu durum çok geçmeden yürüyen ölü, cehennemden gelen katil, zombi cinayeti olarak anılmaya başladığında bir zamanların huzurlu kasabası artık herkesin bir şüpheliye ve aynı zamanda kurbana dönüşebileceği korkunç bir kâbusa da uyanmış olur. Eski meslektaşı art arda işlenen bu tuhaf cinayetleri çözmek için kapısını çaldığında Dave Gurney, ölümün ötesinden öldürme ihtimali olan bir katili avlamak üzere tüm analitik becerilerini kullanmak zorundadır. “Verdon şaşırtıcı bir olay örgüsü yaratıp onu tatmin edici bir şekilde çözmede hiç bu kadar usta olmamıştı.” Publishers Weekly “Ona verdiğiniz dikkati ve zamanı sonuna kadar hak eden bir yazar.” Bookreporter.com
Dave Gurney serisinin yedinci ve son kitabıydı. Özellikle göze çarpan nokta, kitapların sürekli kendini tekrar etmesiydi. Yani birinci kitaptan da başlasanız yedincisinden de başlasanız pek bir şey değişmiyor. Sıralı okumayanlar da rahatlıkla anlayabiliyor konuyu. Çünkü her kitabında aynı cümleyi birkaç kere okuyorsunuz ve bu cümleler karakterlerin sürekli hatırlatılmak istenen özelliklerini vurguluyor.
Bu kitabında da öncekiyle benzer şekilde tasarlanmış bir gizem söz konusuydu. Okurken uyukluyordum. Güzel ve detayları da mantığa dayalı ama okuyucuyu uyarmayan, dikkatini çekmeyen bir yazım tarzı var bana kalırsa. Gizem ve ters köşeler bile çok yüzeysel kalıyor. Heyecan verici bir anlatım ya da kurguda değişiklik yok. Yavan bir kurguyla ekstrem bir his yakalayamadan okuyup bitiriyorsunuz.