Fitnat Hanım kendinden çok, Talat Bey`e acıyordu. "Ah zavallı çocuk! Ben onu sevdiğim gibi o da beni öyle seviyor. Evet, seviyor. Hiç şüphem yok ki seviyor. Beni aşırı derece de sevmese, öyle melek gibi bir adam, kız kıyafetine girmek gibi hileler düşünür mü? Ah! Geçenlerde kendine mektup yazdım. Ah, o mektup ne ümitler vermiş? Fakat, heyhat!... O ümitler bir rüya gibi geldi geçti. Ah ah! Yine umutsuzluk pençesine düştük. Ah felek, ah!"
"Ah, zavallı Talat, sen hâlâ rahattasın. Evet, her ne kadar ki hastasın, fakat gönlün şendir, bir ümidin vardır, ya ben? Ömrümden umutsuz! Ömrümden mi dedim, ömrüm ne olacak? Dünyada en ziyade sevdiğim, adamdan ümitsiz... Ah, ömrümü ona kavuşmaya feda ederim, fakat ömür olmadıkça kavuşma olamaz. Fakat beş günlük bir kavuşmaya yirmi senelik ömrümü feda ederim. Fakat yazık, kader!.. Ömür tükendi. Kavuşma ümidi yok! Of of!..