*Baban doğru söylemiş, bu sevda değil de nedir? Seni gidi yere bakan yürek yakan seni! Onun için yataktan kalkar kalkmaz okula gidiyorsun. Ben de derse hevesin vardır da ondan zannederim, halbuki sen sevgilini görmek için gidersin. Cuma günü de ya sen onun evine gidersin, ya o buraya gelir; bir gün görüşmeden duramazsınız. A, o seni sever haaaa! Oh, ne iyi, hem sevmek, hem sevdiğin adamca sevilmek! Bundan iyi şey yok dünyada. Aferin Salihacığım, güzel çocuk seçtin. O da seni sever ha? ‘Alacağım malacağım,’ bir şey söylemiş mi sana?* der demez; *Ama dadı, sen benimle eğleniyorsun, beni yine ağlatmak mı istiyorsun? Yok, yok, ben o kadar budala değilim. Gel, yatağımı yap, yatacağım. İşte gözlerim kapanıyor,* diyerek nihayet dadımı kandırdım. Yatağımı yaptı, yattım; lakin uyku nerede? Bin türlü düşünce zihnimden gelip geçiyordu. Rıfat Bey ile olan muhabbetimizin aşk olduğuna hâlâ inanmak istemiyordum. Anamın, kızların evlenmesine dair akşam söylediği sözler de zihnimde kalmıştı. Bir ara hiç evlenmemeyi düşündüm; ama bir türlü karar veremedim. Bir de Rıfat Bey ile evlenmek meselesi aklıma geldi. Aniden kalbim hızlı hızlı vurmaya başladı.