Biliyor musun bugün sende okunanların çoğu taa çocukluğundan itibaren sana yazılanlar, bugün sende görünenlerin çoğu küçüklüğünde ruhuna ekilenlerdir.
"Bir tomurcuk gibiydim, ne zaman başımı toprağın üstüne çıkarıp filizlendiysem, bir çiçek olarak açmak istediysem kopardılar. Yeniden açmayı denedim, tekrar kopardılar. Adım Gül ama ben hayatımda hiç gülmedim. Kendimi yaprakları dökülmüş, dalları kırılmış bir ağaç gibi hissediyorum."
Koskoca bir delikanlı ya da genç kızken sınıfta arkadaşlarının önünde rencide edildin mi? Birine tepki göstermek isteyip de ayıp olur diye tepkini içine gömdün mü? Hakkını yiyenlere isyanını sadece dişlerini sıkacak kadar gösterebildiğin anlarda neler hissetmiştin?
Aslında başarısızlık diye bir durum yoktur. Bizim başarısızlık sandığımız şey, öğretmenin dersi anlatma biçimi ile öğrencinin dersi öğrenme biçiminin uyuşmamasından kaynaklanan bir durumdur.
"Babama ve kocama olan öfkem gözümü kör etmiş, içimdeki kor ateşin dumanı basiretimi örtmüş. Yaşanmamışlıklara olan hıncım aklımı sis perdesi gibi kapatmış. Korkak, pısırık, tedirgin, endişeli biri olarak yaşamışım bugüne kadar."
Bugüne kadar beynin seni kontrol etti. Şimdi sen beyninin kontrolünü eline alsan ve hayat otobüsünün direksiyonuna geçsen bundan sonra hayatında nasıl değişiklikler olacağını düşünebiliyor musun?