Seke Seke Ben Geldim dizisinin dördüncü kitabında M. Kayahan Özgül, ince eleyip sık dokumayı, küçük şeylere titizlenmeyi önemseyen, hattâ bunu karaktere dönüştüren bir yol izliyor. *Mikro eleştiri* olarak da adlandırılabilecek sekmeleriyle kimi zaman geçmişi şimdiye taşıyor, kimi zaman da şimdiyi geçmişe ekliyor.
Yazıldığı düzen içinde okunacak bir kitap Sekmeler: okuruna göre, baştan sona da gidilebilir, ortalardan başa ve oradan sona ve tekrar ortalara doğru da. Metnin hazzı da bu seke seke okumayla belirginleşiyor. Nereden nereye sekilebileceğini görmek için şunlar anılabilir: Abdülhak Hâmid’den Andy Warhol’a, Hüseyin Siyret’ten Köroğlu’na, Lewis Carroll’dan Melih Cevdet’e, Yunus Emre’den Charles Vernay’e, Neyzen Tevfik’ten Elsa Lindberg’e, James Joyce’dan Müftüoğlu Ahmed Hikmet’e, Nurettin Nart’tan Ali Rûhi Bey’e, Nâbi-zâde Nâzım’dan Victor Hugo’ya, Zeki Müren’den Yaşar Kemal’e, Aleksander Puşkin’den Hüseyin Nihal Atsız’a, Althusser’den Basri Gocul’a, Shakespeare’den Ömer Seyfettin’e; Yatık Emine’den gözlük merakına, şiiristandan Osmanlı’da bilimkurguya, romanda *vignette*ten muammâ geleneğine, erotizmden tabut küplere, poetikalardan sanatta gözün belirişine, Mark Twain Derneği’nden belge-mektuplara, deneysel şiirden Türk romanında Kürtlere, Servet-i Fünûn dergisinden edebiyatta millîlik söylemine, kadın ağzı söyleyişten tefrika yayıncılığına, Hyde Park’tan piyano ile tanışmaya, şiir dilinden emojilere, ayvatüyünden fiktif metne, bohemden şairin soyunmasına…
M. Kayahan Özgül, Seke Seke Ben Geldim Sekmeler-IV’te de bacak kasları güçlü ve bir o kadar da uyanık okura geniş bir alan açıyor.