Yol, o’nun gözleriydi. Kalbi ve hüviyeti saçlarının sesiydi. Beş yüz yıl önceki cenazemle, beş yüz yıl sonraki kabrim karşılıklı dillenip, kısa ve dar olan hazır zaman çılgınlığının kanatlarını açtılar. *sen yangın ol* dediler ve yandım. (…) şehri bir avuç cenaze külüne doyuran yangından dünyanın yüklendiği teknolojiyi umutsuz bir nar çiçeği gibi ezdim. Gözbebeğimde sakladığım kader sesi, dünyanın bağlandığı karasevda olacaktı…
Deneme, araştırma, roman ve senaryo gibi birçok yazı alanında önemli çalışmaları bulunan, özellikle öykü alanında yapmış olduğu çalışmalarla tanınan ve eserlerinin bir kısmı dünya dillerine çevrilen sadık yalsızuçanlar, *şehirleri süsleyen yolcu* adlı eseriyle okuyucuyu zaman ve mekanın dışında ve ötesinde; yangın, akıl ve aşk arasında yeni açılan çocuk düşlere uzanmış bir mecnun serüvenine davet ediyor.