Şehir sokakları ve hatta mahalleleri ötekilerle rekabet edecek boyutta ve hacimdedirler. Başka sokaklar, başka mahalleler ile yarış halindedirler. *Bizim mahallenin kızları* vardır ve öteki mahalle delikanlıları onlara bakamaz, onları rahatsız edemezler. Şehir buradan, sokak ve mahalleden itibaren büyür, dağılır ve sizi cazibesine davet eder. Şehir Kitabı adlı büyük şiir metninde sevgili dostum Cahit Koytak şöyle yazmıştı: şehir, kalabalıkların değil/ komşuların yaşadığı yerdir.
Şehrin türküsü, lehçesi, özel bir dili vardır. Köy ve kasabalarda da dil varmış gibi görünür lakin bu dilin lügati öylesine kısırdır ki, karakter sahibi olmaya kâfi gelmez. Oysa şehrin dili kelime hazinesi bakımından çok daha gelişkindir; bu sebeple kendisine bir karakter vadisi edinmektedir.
Bu kitapta işte böyle bir sevdanın ardına düşen yazılar mevcuttur. Memleketimin topraklarında, yedi sekiz adedinin her birisinde, birkaç yıl ikamet eylediğim şehirler vardır. Kimisinde bu yıllar uzun, kimisinde kısa idi ama bulunuşlarım teşehhüt miktarlarını hayli aşmıştır. Meskenimin bulunduğu şehirlerarasında Harput (Elaziz), Diyarbekir, Malatya ve Bursa özel bir mevkie sahiptir. İstanbul’u saymayışımın sebebi onun sahibinin fazla olmasındandır. Yoksa Bursa’dan sonra en ziyade mesken tuttuğum ve en az yedi sekiz mahallesinde bulunduğum bir şehirdir İstanbul. Ve elbette göz ağrılarım arasındadır.