Yüce kitap Kur’an-ı Kerîm’i tefsir eden, peygamber varisi büyük alimlerden biri de Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbn Arabi hazretleridir. Çeşitli eserlerinde yaptığı atıflarla kendisine ait iki farklı tefsirin bulunduğunu kesin bir şekilde bilmekteyiz. Bunlardan biri olan İcazu’l-beyan fi’t-tercemeti ‘ani’l-Kur’an isimli tefsirin Fatiha suresinin ve Bakara suresinin başından bir bölümünün (1. cüzün) tefsirini ihtiva eden miktarı elimize ulaşmıştır.
Daha büyük bir tefsir olan el-Cem‘u ve’t-tafsil fi ma‘rifeti me‘ani’t-tenzil isimli tefsirden ise elimize ulaşan hiçbir parça bulunmamaktadır. “İbn Arabi Tefsiri” adı ile yayınlanmış ve günümüzde tedavülde olan iki ciltlik tefsir ise İbn Arabi’nin değil, Abdurrezzak el-Kaşani’nin (ö. 730/1330) tefsiridir.
Nitekim o tefsirin yazma nüshasının sonunda bizzat Abdurrezzak el-Kaşani’nin mührü yer alır. Kaldı ki Şeyh-i Ekber’in İcazu’l-beyan fi’t-tercemeti ‘ani’l-Kur’an isimli tefsirindeki üslubu ile Abdurrezzak el-Kaşani’nin bu tefsirdeki üslubu da oldukça farklıdır, okuyucu bunu fark edecektir. Bu yüzden, özellikle Şeyh-i Ekber’in Kur’an anlayışının daha iyi anlaşılmasını sağlamak için yirmi beş seneden daha uzun bir süre boyunca onun bütün eserlerini titizlikle tarayarak Kur’an ayetlerinin tefsiri sadedinde değerlendirilebilecek bütün ifadelerini toplayıp ayetlere göre tasnif ettik.
Bunların bir kısmı, diğer tefsirlerde olduğu gibi, Kur’an ifadelerinin zahir manalarının ve ahkamının izahı, diğer bir kısmı ise işari tefsir olarak isimlendirilen tasavvufi tefsir şeklinde olup tevhid ve süluk bahisleri hakkında idi. Nihayet bu derlemeyi Şeyh-i Ekber’in ilahi rahmetin kapsayıcılığı ve azabın sonsuz olmadığı şeklindeki anlayışına uygun bir şekilde, Rahmetün mine’r-Rahman fi tefsiri ve işarati’l-Kur’an olarak isimlendirdim.