Gerçek Troyalılar unutmaz. Gerçek Troyalılar birbirini asla yarı yolda bırakmaz.Eski savaş bir kez daha alevlenirken Mara, Troya’dan ve kaderinden çok uzaktaydı.Laomedon’a döndüğünde Meadros’la eski düşmanı Penelop tarafından esir alınmıştı ancak o artık bir kutsal gelin değil, Troyalı Mara’ydı. Her ne pahasına olursa olsun, Rae’ye geri dönüş yolunu bulmak zorundaydı. Zincirlerini kırmalı, uzak denizlere açılmalı ve kendini Poseidon gibi yüzerken bulmalıydı.Geri dönmeyi başardığında ise Koruyucu Tanrısı gibi kalbini çalan şehir de savaşın eşiğindeydi.Tanrıların Şehri, bizzat Tanrılar tarafından kuşatılmıştı.Olympos’un buluttan merdivenleri kanla ıslanırken Mara’nın artık tek düşmanı Apollon değildi. Tüm Olympos karşısında dikilirken sadece kendisi için değil, Troya ve âşık olduğu Tanrı için de savaşması gerektiğini biliyordu. Troya için. Troyalı Rae için.“Seni sonsuzluk kadar seviyorum, “ diye fısıldadım ona. “Sonsuzluğun hangi tarafında olacağımız umurumda bile değil.”Troyalı Mara için...
"Tarihin beni nasıl andığı ya da anıp anmadığı umurumda değil. Senin de olmasın. Yalnızca bir kahramanmış gibi savaş ve gerekirse bir hiçmiş gibi tereddüt etmeden öl. Emin ol birileri seni mutlaka hatırlayacaktır."
"Her anlamda yanımda olmasını istediğim değil, yanında olmak istediğim kadınsın. Savaşın sonucunda ne olacağı umurumda değil, önemli olan şuan sana ait olduğum için kendimi ne kadar kutsanmış hissettiğim."
"Derler ki bir ruh ait olmadığı bir yeri gördüğünde mutlaka tanırmış. Kimse bilmese bile ruhun kendisi bilirmiş nereye ait olduğunu. Hangi özden yoğrulduğunu, hangi közle yok olduğunu."
"Haklıydı, biz birdik. Tanrıların oyunları ya da savaşlar bizi birbirimizden ayırabilirdi fakat her zaman birbirimize çıkan yolu bulacaktık. Yol bazen fazlasıyla dolambaçlı olacaktı. Yine de o yolun sonuna varmayı başaracaktık."
Uzun zamandır beni böylesine kurgunun içine çeken fantastik bir seri okumamışım. O kadar çok sevdim ki yazarın hayal gücünü. Mitolojik fantastik kurgu denince aklıma ilk gelecek kitaplardan biri Ölü Tanrı'nın Şarkısı serisi olacak sanırım ✨
Serinin ikinci kitabında da anlatım oldukça akıcı, olaylar inanılmaz heyecanlı ve karakterler muhteşemdi. Olay örgüsü, savaş sahnesi betimlemeleri ve özellikle Mara'nın karakter gelişimi benim için gayet yeterliydi.💓
Konusundan kısaca bahsetmek gerekirse,
Troya'nın asırlar evvel düşmesinden sonra Olimpos'tan kovulan kehanet tanrısı Rae, şehrini birkez daha savaş tehlikesi altında buluyor. Savaş Tanrıların bir nefes uzağında. Bir de üstüne Rae'nin herşeyini feda ettiği kadın Zeus'un hain planlarıyla ondan ayrı düşmüşken bu savaşı kazanabilecek midir? Peki ya Mara, savaş başlamadan önce Rae'ye dönmeyi başarabilecek midir?
Bu seriyi okurken cok etkilendiğimi söylemeliyim. Benim icin 8.5/10 luk bir kitaptı. Üçüncü kitap için sabırsızlıkla bekliyorum ✨
İşte bu kitaptan sizler için seçtiğim birkaç alıntı:
"Her anlamda yanımda olmasını istediğim değil, yanında olmak istediğim kadınsın. Savaşın sonucunda ne olacağı umurumda değil, önemli olan şuan sana ait olduğum için kendimi ne kadar kutsanmış hissettiğim."
"Birbirine ait ruhlar, birbirlerini daima bulurlardı."
"Söyle o halde ayrılır mı gün hiç geceden, ayrılır mı ay güneşten? Belki de yetmez sema ikisine birden, biri mutlaka daha fazlasını ister sonsuz gökyüzünden."
Oha vay anam ne okuyorum ben savaşın kanlı kısmı gelsin ne olacak diye merakamdan dört dönerek okudum.
Mara da maşallah anacım her gelene Rae kadar inat ile ben Raenin geliniyim siz hayırdır oğlum diyerek kafa tutuyor. Entrika desen gırla geliyor, herkes birbirini bıkaçlıyor biraz olsun eksik kalmıyor.
Hele o sonu abi bu mu yani ya böyle niye bitiyor diye çıldırdım resmen ama okumak için aşırı meraklandırsa da benim için orada bitti gibi oldu.
Bir sonraki kitapta açıkçası olay nereye bağlanacak, öldüler mi yaşıyorlarmı, saklandılar mı vs diye bir çok şey geçiyor aklımdan ve lütfen ölmüş olmasınlar ikisi de diye düşündüm. Mara gerçekten ölmüşse bile Rae onu nolur geri getirsin böyle olmamalı bitemez inkarına geçtim.
Sonra şunu düşündüm Raeden neden bu kadar nefret ediliyor? Rae gerçekten bu nefreti hak edecek ne yaptı gerçekten de gelinini öldürdüyseniz bunu neden yaptınız falan oldum.
Rae gerçekten bu kadar nefret edilecek bir tanrı mı? Sizler gerçekten çok mu iyi ve temizsiniz diyor insan bu kitapta gerçekten çok karmaşık duygular hissettim ve hissediyorum. Mitolojik fantastik kitaplarda en azından okuduklarım arasında bu kadar karmaşık hissettiğim tek kitap bu şuanda.