Kadınlar ve genç kızlar, azınlıklar, Kürtler, kent yoksulu genç erkekler, yerlerinden yurtlarında edilip büyük kentlere tıkıştırılanlar, Afrikalı göçmenler, eşcinseller, deliler, travma mağdurları, yaşlılar, ailesini katliamlarda kaybetmiş olanlar, kötü bir eğitimin içinde yönünü kaybeden genç insanlar, engelliler... yani başarılı, “normal” erkek dışında kalan büyük çoğunluk.
Bütün bu madunlar Türkiye sinemasının son dönem filmlerinde kendilerine daha önce görülmemiş ölçüde yer buldular. Tamamlayıcı bir tarzda, yan karakterler ve anlatılar olarak ya da ideolojileri aklamak üzere çarpıtılmış imgeleriyle değil, ana karakterler olarak kendi sesleriyle, filmlerin merkezine yerleşerek... Adorno’nun “Gözünüzdeki kıymık en iyi büyüteçtir” sözünden adını alan kitap, bu değişimin çeşitli veçhelerini görünür hale getirerek, eleştirel bir değerlendirmeye girişiyor. Madunları ve maduniyet imgelerini filmler üzerinden ele alan bu incelemeler, bu yeni sinemasal muhayyilenin imkânlarını ve sınırlılıklarını görüntü, ses ve anlatı açısından irdelerken, aynı zamanda Türkiye toplumuna dair önemli bir kültürel, sosyolojik bilgi de üretiyorlar.