İnsan ruhu en çok bir başkasının ruhunda demlenmek ve olgunlaşmak ister. Bu yüzdendir ki hepimiz sevgi ve sadakati ararız bir ömür boyunca.
Hayatın tozlu yolları önümüzde çatallanırken birçok şey gelir başımıza. Yollara bir başkası için, bir yoldaş için düşmüşüzdür. Bu yoldaki her adımımızda anılar bırakırız ardımız sıra.
Derken, birisi çıkar karşınıza. Hoşlanırsınız. “Onu kendime nasıl bağlarım?” diye sorarsınız. Kimse kimsenin kalbine hükmedemez halbuki.
Karşılıksız bir aşka tutulduğunuzda, “Nasıl unutabilirim?” diye sorarsınız.
Bekârsanız, “Beklediğim kişi ne zaman karşıma çıkacak?” diye sorarsınız.
Siz bu melankolik bekleyişteyken, “Hâlâ birini bulamadın mı?” diye soran kendini bilmezlerle karşılaşırsınız.
Binbir umutla evlenirsiniz. Tam mutluluğu yakaladım derken aslında her şeyin şimdi başladığını anlarsınız. “Evlilik bu muydu?” diye sorarsınız.
Artık biri cehenneme biri cennete çıkan iki yol vardır önünüzde.
Mustafa Ulusoy, Evlilikler Yalnızlıklar Umutlar’da çeyrek asırlık psikiyatristlik deneyimiyle evliliği bir cennete dönüştürmenin ipuçlarını sunuyor ve sorunların içindeki umudu gösteriyor.