Dondurucu bir soğuk vardı. Gri, rüzgârlı, soğuk bir kış sabahıydı. Puslu bulutlar hızla bir aşağı bir yukarı gidip geliyordu. Rüzgâr çıplak arazinin üzerinde ıslık çalıyordu. Mézenc Dağı’nın ve doğudaki tepelerin ardından tek renk görünüyordu; gökyüzü şafağın turuncusuna bürünmüştü. Sabahın beşiydi...