Her insan doğar, büyür ve ölür. Yaşamın sonsuz döngüsü içinde toplumsal dengelere ve kurallara uyum sağlama konusunda verilmesi gereken eğitim yöntemleri, birçok düşünür ve araştırmacı tarafından İlk Çağlardan itibaren cazip bir araştırma konusu olmuştur. Fransız filozof Jean Jacques Rousseau; siyaset ve eğitim konusundaki fikirleriyle yaşadığı çağda Fransız devrimini ve devrim sonrası kurulan toplumsal yapıyı etkilerken, yazdığı birçok eser arasından “Emile” hakkında “Bütün yazılarımın en iyisi ve en önemlisidir” yorumunu yapmıştır. Her düşünürün benimsediği ütopik dünyaya hayali karakteri Emile sayesinde kapıları açan düşünür; eğitimde uygulanan metotları sorgularken, olması gereken doğrular konusunda öngördüğü eğitim sistemini Emile aracılığıyla uygulamaya geçirerek, toplumun yozlaşmış eğitim sistemini sorgulamıştır.