Delikanlı, diğer Dostoyevski eserleriyle benzer izleklerin peşine düşen, Dostoyevski anlatısının temel motiflerini içeren tipik bir Dostoyevski romanı. Yanı sıra, psikolojik derinliğiyle öne çıkan özgün bir anlatı olma özelliğini de taşıyor. Artık bir çocuk sayılmayan ama henüz bir yetişkin de olamayan Dolgorukiy’in, irin gibi taşıdığı çocukluk öfkesi ve delikanlılık heyecanıyla attığı adımları izlemek heyecan verici. Dostoyevski belki de başka hiçbir eserinde kahramanı için bu denli yoğun şefkat talebinde bulunmamıştı. On dokuz yaşındaki delikanlı, gençliği ve saflığıyla Budala’nın Prens Mışkin’ini hatırlatırken Yeraltından Notlar’ın kırklı yaşlarındaki kahramanıyla da bağlantılı... Onlarla benzer düşünce ve çelişkileri yaşıyor. Dostoyevski, sanki bir açıdan, Dolgorukiy nezdinde geçmiş tüm roman kahramanlarını anlamamızı sağlamaya çalışmakta.
Delikanlı bir yanıyla, baba ile oğul arasında yaşanan bir kuşak ve değerler çatışması; bir yanıyla da, karmaşanın hüküm sürdüğü, ahlaki temelleri sarsılmış, iyi ile kötü arasındaki sınırı belirsizleşen Rus toplumsal yaşantısının açık bir eleştirisi. Toprak sahibi, kadın düşkünü bir babanın evlilik dışı ilişkisinden dünyaya gelen “delikanlı”nın hikâyesi, benzer temaların işlendiği Karamazov Kardeşler’in de müjdecisi sayılıyor.
Edebiyat tutkunları için, Leyla Soykut’un güzel Türkçesiyle...