Sabahattin Ali’nin öykülerini yıllar sonra yeniden okurken, zihnimde acıtan gerçekçilik sözcükleri oluştu.
Bütün öykülerinde değil, fakat özellikle köy, köylü, yoksulluk ve yanı sıra da kadın konularını işlediği öykülerinde acıtan bir gerçekçiliği var. Bunlar okuru keşke öyle olmasa diye düşündüren, fakat kaçınılmaz olarak da adım adım acıtıcı sona hazırlayan öykülerdir.
Sabahattin Ali büyük yeteneğinin evrensel boyutlara ulaştığı bir olgunluk çağında, 41 yaşında, hiç kuşkusuz dönemin siyasi polisinin alçakça tuzağına düşürülerek katledildi.
Toplumsal yaşamımızın en kanlı, en karanlık bir sayfası olmasının yanı sıra edebiyatımızın bu onulmaz acısının hesabı, üzerlerinde bu cinayetin laneti olanlardan her zaman sorulmaya devam edilecektir.