Kırk birinci yaş gününde yazar R., yaşamının merkezinde yer aldığını öğrendiği bir kadının hayatına dair tutku dolu itiraflar içeren bir aşk mektubu alır.
Ancak bu kadın yaşadığı süre boyunca, diğer birçok kadın gibi, yazarın hayatına bir iz bırakmayı başaramamıştır; sonuç olarak varlığını bir yabancı olarak sürdürmeye devam etmiştir.
“Seni suçlamıyorum sevgilim, hayır, seni suçlamıyorum” demesine rağmen, kadının kor gibi yakan sözleri “kolay olanı, oyun gibi, ağırlıktan yoksun olanı seven; çünkü bir kadere ortak olmaktan korkan” bu adamın hayatını ve düşüncelerini yine de alt üst edecektir.