*Derler ki, müzik güzelse verdiği tat bütün duygulara ayak uydurur.
Mutlu insan melodilerde mutluluğu, hüzünlü insan hüznü bulur.*
Hikâye, beyaz geceleriyle meşhur St. Petersburg’da geçiyor. Güneşin sadece birkaç saatliğine battığı, gecenin tam anlamıyla karanlık olmadığı zamanlarda, yalnız ve hayalleriyle yaşamaya alışmış genç bir adamın, dört gece ve bir sabahlık, karşılıksız aşkını anlatıyor. *Beyaz Geceler*, yazarın diğer eserlerinden farklı olarak romantik ve coşkulu bir ruh halini yansıtıyor.
Beyazperdeye de uyarlanan *Beyaz Geceler*, Dostoyevski’nin gençlik döneminde kaleme aldığı, okuru sarıp sarmalayan, sevecen ve bir o kadar da hüzünlü bir öyküdür.
*Bir Dostoyevski kitabı okumak, bilmediğimiz muazzam bir şehre girmek, bir savaşın gölgesine tanık olmak gibidir.*