*Bugüne kadar ilgilendiğim beş yüz önemli vaka içinde, bu kadar derine ineni var mı, emin değilim. Ama elimizde birkaç ipucu var ve muhtemelen bunlardan biri olmazsa diğeri bizi gerçeğe götürecek,* diyor Sherlock Holmes.
Sir Arthur Conan Doyle’un Baskerville’lerin Köpeği adlı eseri ilk olarak Ağustos 1901 - Nisan 1902 tarihleri arasında The Strand dergisinde tefrika edilmişti. Umberto Eco’nun Gülün Adı’nda gerek eşkâli gerekse muhakeme yeteneğiyle Holmes’u andıran unutulmaz başkahraman Baskerville’li William ile gönderme yaptığı bu başyapıt, ani ve şiddetli korku yüzünden ölümle sonuçlanan kalp krizi vakalarını tanımlayan *Baskerville etkisi* terimiyle tıp literatürüne girmiş durumda.
İngiltere’de, Dartmoor’dayız. Soylu Charles Baskerville’in ani ölümüyle tekrar canlanan bir lanetli aile efsanesiyle tanışıyoruz. 1742 tarihli bir elyazmasıyla başlayıp Watson’ın olay mahallinden yazdığı raporlarla örülüp gelişen öykü, ürkütücü atmosferiyle, dehşet saçan vahşi bir tazı, ıssız bir bozkır, aman vermez bir bataklık ve kasvetli bir köşk ortamı içinde gizemini son ana kadar koruyor.