Yazın türlerinden her birinin kendine özgür bir anlamı, bir tadı, bir işlevi vardır. İnsanoğlu kendine gelip dil kavramını da geliştirdikten sonra, öyküler, masallar, destanlar anlatmaya başladığını görüyoruz. Yazının bulunuşundan sonra günümüze dek dizinden, denemeye romandan sohbete sürmüştür bu işlev. Bu türlerden biri de yaşam öyküsüdür. Yaşam öyküsü; yazın türlerinden en ilginç olanıdır bence. Çünkü bir insanın yaşamıdır söz konusu olan. İnsanın yaşama serüvenidir. Bu bir yanıyla da insanlığın serüveni, çağın öyküsüdür, acısıyla tatlısıyla, geçmişi geleceğiyle...
Yaşam serüveninin içinde her insan bir tarihtir. Bu yönden yaşam öyküsünü okuyan her insan kendinden bir şeyler bulabilir. Bu öykü ilginç bir yörenin, saygın bir dil ustasının öyküsüdür. Ona saygı, sevgi, merhaba... İnsan yaşamı süresinde yalnız değil. Doğanın yapısı, toplumun kuralları içinde insanın (yuva-eş) kavramı ile birlikte yaşam düzenini geliştirmiş.
Yapıt içinde; yazılar, anılar, dizinler, öyküler, denemeler, bilgilerle değerli yazardan söz ederken; onun yanı başında taa 1955`ten bu yana 53 yıldan beri sorunlarını, sorumluluklarını, bilinçle, sevgiyle paylaşmış olan eşi Mehriban Bozkurt`u da birlikte görüntüledik. Umutlarını, mutluluklarını; `yönetimin hışmına uğradıkları yılların büyük sıkıntılarını` 53 yıl birlikte omuzlayan saygın eş, Kybele Ana... Bu öykü ilginç bir yörenin, saygın bir eğitimcinin, eşiyle birlikte mutluluklar içinde yaşayan bir usta yazarın öyküsüdür. Onlara sevgi, saygı, merhaba!..